SON DAKİKA
S. Mücahit İYİYOLBULAN
VEFA HUTBESİ
07 Mayıs 2017, Pazar
Ey Allah’ın son Resulü, sesinin tonunu hiç bilmiyoruz ama sözlerinin tonunu anlamak niyetindeyiz.  İsminin her yerde geçtiği, adına kandillerin çıkarıldığı, bohçalar ardında korunan sakalların öpüldüğü, ama hayatımıza senin katılmadığın devirlerdeyiz. Bunca gürültünün arasında seni duymaya çalışıyoruz, şeytanın gargara çanağına dönmüş kulaklarımızla.   

23 yıl zulme uğrayan sen, zulmetmeyin demiştin bizlere. Zulüm ülkeden ülkeye bulaşan bir hastalık gibi yayılıyor. Hayır hayır Müslümanlar hep zulme uğramıyor. Peşlerine insan takma kabiliyetine ulaşmış her Müslüman grup, bir diğerine kolaylıkla zulmedebiliyor. Ashabın sayısınca cemaatlere bölündük artık. Ama hiçbiri ashabın kadar anlayamadı seni. Bütün sözlerin bir diğerini katletmek için kullanılıyor. Ve bütün insanlık, daha az zulmedenin eteklerini öpüyor. 

     Kan konusunda ashabın bilmediği pek çok şey biliyoruz. Kan grubundan, kanda ki yağ oranına kadar her şey biliniyor artık. Beyaz kan bile keşfedildi ama kan davaları bitmedi. Barış için beyaz bayrak sallanmıyor artık. Üstümüze beyaz ten giyme mecburiyetimiz var. Yoksa bütün siyah deriler kırmızıya boyanıyor.

Batıyla bile üvey kardeş olabilen bizler sırf kendi mezhebimizden olmadığı için kardeş olmayı beceremiyoruz. Batıdan aldığımız ilhamla, yüksek tuğlalarla deliyoruz gökyüzünü. Şehrin ışıklarından değmiyor gözlerimiz yıldızlara. Ampuller aratmıyor Güneşi. Geceler gömülüyor dolayısıyla ve unutuluyor tevbeler. Gündüz utancımızdan akmayan gözyaşları, akacak bir gece bulamıyor kendine. Şehrin pırıltılı caddelerinde işleniyor, tevbesiz tüm günahlar. 

Kadın hakları dernekleri kuruluyor ama erkeksiz kadınlar türüyor. Senin zamanında doğan kız çocukları diri diri gömülürken, şimdi cinsiyetini bile öğrenemediğimiz çocukları, daha doğmadan diri diri gömüyoruz kürtajlarla.  

Başımıza Habeşli siyahi bir köle hiçbir zaman geçmedi. Müslümanların vücudunda kılıç kesikleri yok artık. Her birinin üzeri, insan hakları ve demokrasilerle tütsüleniyor. Kılıçtan keskin oy pusulaları ile cihad ediyor ve demokrasi adına şehitler veriyoruz. Tüm bunlar olurken Mekke’nin hurmasını Müslümanlar, petrolünü Suudlar yiyor. Suudlar sofralarını Washingtonlu Efendilerle paylaşıyor. 

Senden sonra, Doğu Roma yıkıldı ama Amerika’da keşfettiler ruhunu.  Amerika öylece duruyor çünkü Eyyüb El Ensarilerimiz yok.  Ayasofya cami bile oldu hatta ama İstanbul  ancak beş asır dayanabildi biz Müslümanlara. Mina’da şeytan taşlayan bizler, büyük şeytan Amerika’yı nasıl taşlayacağımızı bilmiyoruz. Islıklarla taşlanabilen bir dünya yarattık kendimize. Koca İstanbul işte bu dünyada yığıldı yere, hem de sessizce. 
Bu ahde vefasız bizleri tanıyabilirsen ruz-i mahşerde, ümmetim diyebileceğin Müslümanlar bizleriz Ey Allah’ın Resulü. Senden sonra bin dört yüzlerde.