SON DAKİKA
İbrahim Arıcı
Şehrin Ruhu
08 Mayıs 2017, Pazartesi
Bir tatil günüyse ve hava güzelse, çocukları evde tutmak zor oluyor. Muhakkak bir yere gitmek, gezmek, eğlenmek istiyorlar. Hakkıdır çocukların. Eskisi gibi bağ bahçeler, geniş boş araziler olmadığı için çocuklar apartmanın çevresinde büyüyorlar. Çocuklar için alışveriş merkezleri, parklar, oyun alanları ideal eğlence yerleri. Oğlumun ısrarıyla çıktık dışarı. Parka ya da alışveriş merkezi yerine onu farklı bir mekana götürmek istedim. İlk olarak Kapu Camii’ne gittik, ardından bedesten turu yaptık. Aziziye Camii’nden o naftalin ve sabun kokuları arasında dolaştık. İlk kez buraları dolaşıyorduk beraber. Gittiğimiz her yeri turistik bir gezi misali anlatıyordum ona. Kadınlar Pazarı’nda ki hareketlilik oldukça dikkatini çekti. Eskiden köyden ve civardan gelen kadınların yetiştirdiği ürünleri burada sattıklarını söyleyince  "Kadınlar pazarı demişler ama kadınlar yok burada” dedi. Hiç bir şey eskisi gibi değil elbet ancak az da olsa ruhunu koruyor. Küçükken burada nasıl gezdiğimi anlatıyorum oğluma. Çocukluğuma tekrar geri dönüyorum. Ramazan ayında bir telaş sarar tüm milleti. Sıcak pide, kadayıf, kahve kokuları sarar her yeri. Ezana 10 dakika kala koşuşturmalar derken iftar vakti biranda sessizleşir ve kimsecikler kalmazdı.

Mevlana çarşısı, Mevlana Türbesi, oradan bir U dönüşü Şerafettin Camii, Kayalı Park, İplikçi Camii, Alaaddin Tepesi ve Camii derken nerdeyse günü bitirdik. Aradaki yemek faslını söylemiyorum tabi.  Konya’nın merkezindeki turumuz sona ermiş eve gelmiştik artık. İlk kez bu kadar hayret ve heyecanla ev halkına gezdiğimiz yerleri, gördüklerini bir bir anlattı. 10 yaşındaki oğlumun babaannesine "Babamla bugün tarihte bir yolculuk yaptık” demesi açıkçası beni epey utandırdı. Yanı başımızdaki değerlerimizi ilk kez bu kadar ayrıntılı görmesi benim hatam. Sadece oğlum değil, bir o kadar bende heyecanlandım, bende keyif aldım.

Çocuklar elbette ki gezmeli, eğlenmeli ancak bu kadar değerimiz, tarih ve kültür abidelerimiz varken hep parklara, Avm’lere, sinemaya götürmek hata diye düşünüyorum. Şehirlerin ruhunu yaşamazsak, yaşatamazsak , teneffüs ettiremezsek bu şehirler sadece birer beton yığını haline gelir. Siz değerli okuyucularımızdan dileğim çocuklarınızı alın bu şehri doya doya gezin. Ecdadın miraslarını gezin, çarşı pazara uğrayıp bir alışveriş yapın. Çocukluğunuza dönün ve yaşadıklarınızı anlatın. Arası da olsa muhakkak şehrin tarihine yolculuk yapmayı ihmal etmeyin. Göreceksiniz eğlence mekanlarından çok daha güzel bir etki bırakacaktır çocuklarınızın hafızalarında. eyvallah…