ANASAYFA GÜNCEL EKONOMİ SPOR SİYASET EĞİTİM YAŞAM DÜNYA KÜLTÜR - SANAT SAĞLIK TEKNOLOJİ 3. SAYFA

Yazarlar Shakhtar Donetsk - Fenerbahçe maçını yorumladı

06.08.2015 09:58:00
Fenerbahçe, UEFA Şampiyonlar Ligi 3. ön eleme turu rövanş maçında Ukrayna'nın Shakhtar Donetsk takımına deplasmanda 3-0 yenilerek elendi. Sarı-lacivertli ekip, yoluna UEFA Avrupa Ligi'nde devam edecek. İşte yazarların maçla ilgili yorumları...

GÜRCAN BİLGİÇ: Bir aceminin not defteri!

 

Maç öncesinde Pereira, ilk maçtan dersler çıkardıklarını, eksiklerini tespit ettiklerini söyledi. Lucescu'nun aksine iddialı ve emin konuştu.

 

11'ler belli olduğunda gördük ki, Topal'ın yerine Meireles, Hasan Ali'nin yerine de Şener sahada. Yani; ha Ali- Veli, ha Veli-Ali durumu. Alınan bir ders yok ortada, aksine çok gereksiz bir kibir var.

 

Shaktar'ın "şeffaf" hale çevirdiği orta saha, yine modunda. Mehmet Topal'ı yedek bırakan gerekçeler, Souza için geçerli olmamış. Böyle bir oyuncu almışsanız, Selçuk Şahin'i neden gönderdiniz, bu da anlamsız.

 

Pereira, bir de hakemle dalaşıp, rakip oyuncuyu taciz edip, kavga çıkardı. Atıldı sahadan. Sahadaki oyuncuların tecrübesinin gerektirdiği sakinliğe takım sahipken, bir aceminin şovu uğruna Fenerbahçe tura veda etti. Belki de genç Portekizli'yi şov yapmayı çok sevdiği gerçek yerine, tribünlere göndermek farklılaştırır.

 

Yine de, kırılma noktalarında da şanssızlık yakasındaydı Fenerbahçe'nin. Alves'in boş kale yerine avuta attığı kafa vuruşunun, beş dakika sonrasında Shaktar'ın penaltı golü geldi. Maçı biterecekken, umutları tükettiler.

 

Oyunu Diego'ya emanet etmişlerdi. Brezilyalı çok istekli oynadı, sorumluluk aldı ve elbette çok da hata yaptı. Moussa hata yapmadı o kadar, Nani de. Çünkü topa görünmediler Diego kadar. Biri oynamak isterken kötü göründü, diğerleri saklanırken hatasızlar. Hangisini tercih edersiniz?

 

Fenerbahçe'nin bundan sonraki yolu için, bu iki maç da iyi bir "boy ölçüsü" aslında. Şımarık demeçlere de ayar getirecek ağırlığı taşıyor, Süper Lig için de mesajlar içeriyor. Kadronun kendi ezberi bile çok gol atacak, keyifli bir oyunu getirir. Ama Shaktar gibi pas kalitesi yüksek takımlar karşısında saklanmayacaklar sahaya çıkmalı.

 

ÖMER ÜRÜNDÜL: Stoper tercihi yaktı!

Shakhtar Donetsk gerektiğinde kalecisinin de devreye girdiği, sahanın bütününü kullanan olumlu pas trafiğine sahip bir sistem takımı. Buna karşılık Fenerbahçe çok sayıdaki yeni transferlerle değişime uğramış gibi bir takım olduğundan geçen seneki en büyük artısı olan alışılmış pas trafiğini kaybetmiş, kopuk kopuk oynayan bir ekip.

 

Bu durumda oyuna genelde Shakhtar'ın hükmetmesi doğal bir durum. F.Bahçe hırslı oyunuyla kora kor mücadele ediyordu. İleriye çıkışlarda çok sayıda top kaybı rakibe elverişli hücum ortamı yaratıyordu. Ama Shakhtar ilk yarıda attığı gol dışında pozisyon bulamadı. Bunun da iki nedeni vardı; birincisi üzerlerindeki baskı hissediliyordu. İkincisi de Meireles ile Souza'nın defansın önünü iyi sıkışarak kapatmalarıydı. Yenen golde ise hem Alves'in hem de Kjaer'in büyük hataları vardı. Buna karşılık da Fenerbahçe Sow ile çok önemli bir beraberlik fırsatını kullanamadı.

 

F.Bahçe ikinci yarıya beklenenin aksine yoğun bir baskı kurarak başladı. Shakhtar'ın futbolcuların üzerindeki stres bu baskıda daha da artmıştı. İki önemli fırsat kaçtı. Bu arada sahneye teknik direktör Pereira çıktı. Öncelikle gidişata göre bir Stoch hamlesi yapması gerekiyordu. Bunu yapmadı. Üstüne üstlük hiç gerek yokken zorla kendisini hakeme ihraç ettirdi. Hemen ardından da Kjaer'in büyük hediyesiyle bunalımdaki Shakhtar takımı penaltıdan hem işi garantiye aldı hem moral olarak çok rahatladı. Sonra da fark 3'e çıktı.

 

Ben Kadıköy'deki maçtan önce teknik açıdan görüşlerimi belirtmiştim. En çok üstünde durduğum olay da Pereira'nın stoper tercihleriydi. Çünkü dörtlü defans uygulamasının temel ruhu iki stoperdir. Yeni transfer Kjaer, ne Alves'i tanıyor ne diğer arkadaşlarını. İşte dün de Fenerbahçe'yi yakan bu iki stoper tercihi oldu. Halbuki erken Avrupa mesaisinde birbirlerini tanıyor Kadlec-Alves ikilisi tercih edilmeliydi. Üstelik de Kadlec sıradan bir oyuncu değil, Çek Milli Takımı'nın stoperi...

 

RIDVAN DİLMEN: Başkan hocayla konuşmalı

Shakhtar maçlarında şunu gördük: Fenerbahçe 4-4-2 oynamıyor. Fenerbahçe 4-1 ve önlerinde 5 serbest oyuncuyla oynuyor ve bunu hoca Vitor Pereira istiyor. Top rakipteyden baskı yaparak çözüm üretmek istiyorlar. Bir de Şener-Gökhan-Caner gibi hücumcu beklerin de var. Avrupa'da böyle bir kültür kalmadı. Avrupa'daki en sıradan takımların dahi organizasyonu var. Kadroları yöneticiler, takımları ise hocalar yapar. Shakhtar'a karşı ister İstanbul'da, ister Konya sınırında böyle oynanmaz. Lucescu bence takımı gördü, 'oh' dedi. Basın toplantısında ne dediğinin bir önemi yok.

 

Fenerbahçe iyi oynamasın, tek kale oynamasın ama 70. dakikaya kadar ikinciyi yemesin. Avrupa'da uçarak değil, tutarak gidebilirsiniz. Shakhtar takımının müthiş çabuk oyuncuları var. Hem toplu, hem topsuz... Deparı atıp topu atamayan oyuncular olur, Teixeira mesela ikisini de yapıyor. Souza çok gözükmedi ama son anda kademeye girdi, son anda hamle yaptı. Takımın en çok koşan adamları Meireles ve Souza'dır. Her şey rakip takımın lehine gelişti.

 

Rakibin çok önemli bir oyuncusu var: Kaleci Pyatov. İki maçta da 20'ye yakın geri pas yaptılar. Hiç korkmuyorlar. Garip bir oyun liderleri var. Veriyorlar, atıyor beke. Volkan'a verilenlere bak, gerilip gerilip ileri vurur.

 

Şimdiden söyleyeyim, Avrupa Ligi'nde en zayıf takımlardan biri de gelse elenme şansın var. Başkanlar hocalara karışmaz ancak futbol sohbeti yaparlar. Aziz Yıldırım da bu tip sohbetleri yapar. Ne yapsın etsin, hocayla bu sohbeti yapsın. Bir de böyle denesek desin mesela. Fenerbahçe'den organize halinde çok şık goller göreceğiz belki ilerleyen maçlarda fakat tribünden izlediğimizde bu takım için asla organize diyemeyeceğiz. Fenerbahçe sistemsiz ve matematiksiz ve esas önemli olanı bu hocanın tercihi, böyle istiyor.

 

Bugün Fenerbahçe'deki oyuncular kariyerleri boyunca bu kadar farklı bölgelerde oynamamıştır. Oyuncular gayretliydi ve coşkuluydu. Bu gayretler Türkiye Ligi'ne yeter ama Avrupa'ya yetmez.

 

Fenerbahçe'de 3 Temmuz sürecinin motivasyonu geçen sene bitmişti. Bu operasyonu geçen sene yapmalıydı aslında. Bu takım acaba Kayseri'de, Gaziantep'te bu coşkuyu ve gayreti gösterebilecek mi, onu öngöremiyorum. İzleyip göreceğiz. Birkaç hafta sonra deplasmanlara bakacağız. Şunu söyleyebiliriz, hocanın kesinlikle ve kesinlikle B planı olmalı. Bayern, Roma'ya gittiğinde deplasmanda 7 attı ama ilk yarıda 4 attıktan sonra sistem değişikliğine gitti. Guardiola'nın ona göre bile yedek planı var.

 

Şu ana kadar Fenerbahçe'nin hocasında oyun ve skor ne olursa olsun, aynı sistemde ısrar var. Fenerbahçe'nin yediği son iki golde birer oyuncusu vardı rakibin. Son olarak, ben hocaya "Atılmasaydın Fenerbahçe elerdi" diyemem.

 

Fenerbahçe'nin matematiği yok

Cuma kuralar çekiliyor. Ben Fenerbahçe'yi hiçbir Avrupa maçında asla favori diyemem. Hele ki orta sahası güçlü takımlara karşı... Fakat şunu da derim, Türkiye'de 80 taneden aşağı atmaz. Bir gün 4-1 de yenilebilir. Şampiyon da olamayabilir. Baskı kurduğu zaman her türlü atacak Fenerbahçe ama orta sahası kuvvetli her takım bu mantaliteyle Fenerbahçe'ye karşı üstünlük kurar. İşin özeti Fenerbahçe'nin kadrosu uluslararası ancak oyun yapısı uluslararası değil. Fakat bu oyun sistemi Türkiye'de de favori yapar.

 

EMRE BOL: Birbirini tanımak
Vitor Pereira, öncelikle savunmayı düşünen bir taktik anlayışla sahadaydı.
Ancak gol yememeyi bu kadar önemsiyorsa oyunda Diego değil Mehmet Topal olmalıydı. Diego özellikle ilk yarıda aldığı her topu rakibe verdi. Kaptırdığı topların çoğu da Fenerbahçe kalesinde tehlikeli oldu.
Emin olun şu maç bir ay sonra oynansa kadro kalitesiyle sarılacivertliler turu geçerdi.
Hep takımın birbirini tanımasından bahsediyoruz. Bu bir bahane değil, gerçeğin ta kendisi… Ayağına topu alan her oyuncu 1-2 saniye düşünmeden pas veremiyor.

 

Düşünürken rakip basıyor
Oysa yıllardır birlikte oynayan rakibin adeta ezbere oynuyor. Sen düşünürken rakip gelip basıp topu alıyor.
Bu basit gibi görünen sorun Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'ne havlu atmasına neden oldu.
Sow etkisiz, Nani etkisiz, Diego'yu konuşmaya gerek yok! En çok güvendiğin hücum hattı yerlerde sürünüyor.
2. bölgeyle 3. bölge arasında sanki kilometreler var!
Tüm bu olumsuzluklara rağmen bulunan altın değerindeki pozisyonlar kaçınca Fenerbahçe'nin gardı düştü.

 

Pereira'nın etkisi!
Hakemin de etkisini es geçmeyelim.
Verdiği garip kararlarla sarı-lacivertli oyuncuları gerdi.
Penaltı kararı ise doğruydu. Fenerbahçe'nin oyunu dengelediği ve iyi oynamaya başladığı dakikalarda arka arkaya yenen goller büyük şanssızlıktı.
Bunda Pereira'nın rakip futbolcularla itekleşmesinin de etkisi var. Bu tip hareketler takımı olumlu da etkileyebilir ama bozabilir de… Ne yazık ki bozgun Pereira'nın atılmasıyla başladı...
Yeni ve henüz hazır olmayan takımı Şampiyonlar Ligi'ne veda etti diye eleştirmemek lazım.
Ama milyonlarca euro harcanarak kurulan takımın mutlaka Avrupa'da devam etmesi gerekir.
Yoksa çok yazık olur.

 

DR. GÜRKAN KUBİLAY: Dramatik 60
Persie'nin sakatlığı nedeni ile ilk 18'de bile olamadığı bir maça çıkmak, rakip üzerindeki psikolojik baskı faktörlerinden birini kaybetmekti.
Ancak. F.Bahçe bu sefer ilk maç öncesi uyardığımız ama yine de ilk 30 dakika yaptığı hataya düşmedi ve önde basmadı.Bu oyun yapısı da Shakhtar'ı şaşırttı.Çünkü onların tek kozu üstlerine gelecek rakibin arkasına
Taison, Marlos ve Alex
ile kaçmaktı. İlk 20 dakika istediğimiz gibi gitti. Sakindik, 35 metrede oynadık, Marlos'un şutu ve Alex'in vuruşu dışında pozisyon vermedik.
En büyük silahımız duran toptan Alves ile yakaladığımız ve Caner'in ortasına Fernandao ile kullanamadığımız 2 de pozisyonumuz oldu.
Ama sonra birden, çıkışlarda top kaybı yapmaya başladık. Değişerek oynayan Sow ve Nani, Caner'e yardım etmeyince, orayı madene çeviren Srna'nın ortasında, Volkan ve Kjaer'in hamle hatası ile golü de yedik.

 

Shakhtar daha çok hazırdı
Aslında ilk yarı genelinde, pas oyununu çok iyi yapamadık, Diego, Sow ve Nani kötüydüler. Çırpınan Meireles, hücum ribauntlarına sıkça girdi ve tek iyi şutumuzu da öyle bulduk.Son 5 dakika canlandık ve ilk yarının en iyisi Meireles'in ortasında Sow ile golü de kaçırdık. İlk yarıdaki 2 pozisyonda da Meireles olunca,insanın aklına hücumcular ve hücumcu orta sahalar nerede?
Sorusu geliyordu. 2. yarı ilk 10 dakika baskılı başladık.Şener bindirdi, Meireles boşta kalan topa vuramadı.
Nani'nin frikiğinde Sow'un kafasını kaleci çıkardı. 59'da Alves kafa ile kaçırdı. İşler iyi giderken, Pereira'nın rakip oyuncuya gereksiz müdahalesini, hakem abartarak değerlendirdi ve hocayı tribüne gönderdi. İşte bu an maçın dönüm noktası oldu. Ardından Caner ve Kjaer'in kademe hatasından , Volkan'ın müdahalesi penaltı getirince iş koptu.
Alex'in golü ise maçı o anda bitirdi.
Kjaer'in kırmızısı play-off Avrupa Ligi adına kötü oldu.
Fenerbahçe olabilecek en hazırlıksız zamanında, olabilecek en zorlu takımı, olabilecek en iyi oyununu oynadığı dakikalarda atamadığı gollerle eleyemedi.
Dramatik taraf buydu. Shakhtar hazırdı ve turu aldı.

 

HAKKI YALÇIN: Hükümsüzdür!
Şampiyonlar Ligi'ni kaybettik.
Hükümsüzdür.
Dün gece gördük ki, Shaktar Fenerbahçe'yi en zayıf yerinden vurdu. Kendi içinden.
Kjaer ve Alves konulu eli açık savunma anlayışından.
Rakibi güçlendiren orta alan yanlışlarından.
Ve takım ikinci yarıda rakibi ezmeye başladığı an, gereksiz biçimde takımı geren tribün yolcusu Pereira'dan.

 

***

 

Fenerbahçe'nin baskılı başlangıcı rakibi kilitlemeye yönelik, risk almaya açıktı.
Ama Shaktar'ın hızlı çıkışları bu cesareti kırdı.
İki takım arasındaki bindirme hızı, gecenin sonucunu belirleyen en net gerçeğinin de belgesiydi.

 

***

 

İlk yarıda yenilme eğilimi gösteren Fenerbahçe'nin yerine, ikinci yarıda sahneye çıkan cesaret ve futbolla sınanmış hali, çok şeyin karşılığı olabilirdi.
Hele bir 57. Dakika var ki, aynı dakika içinde iki net pozisyondan sonuç alamadık.
Harcanan pozisyonlar, turu geçmeye hazırlanmış bir takımın geceyi ıskalamasından başka bir şey değildi.
Takımın bütün direncini kıran penaltının sözlük anlamı. "Devrim beklerken harakiri!"

 

***

 

Takım hazır değil.
Fernandao ağırdı, Sow topla buluşmaktan uzaktı, Nani gücünün uzağındaydı.
Orta alanda sadece Diego'nun özel bir direnişi vardı o da yetmedi.

 

***

 

Bu yangından kalan yanlışları doğrulamak değil mesele.
Mesele yanlışların belini doğrultmak.
Fenerbahçe takımında hatalar çoktu ama bunu başaracak gücün işaretleri de çoktu.

 

 

***

 

Neresinden bakarsak bakalım.
Fenerbahçe'nin yenilgisine gitmeyen bir akşamdı. Ama yolunda gitmeyen bir talihsizlik de mevcuttu.
Bakınız ikinci yarı.

 

 

***

 

Gerekçeli karar.
Dün gece Shaktar, hazır olmayan Fenerbahçe karşısında hazıra kondu.

 

İLKER YAĞCIOĞLU: Pereira yüzünden!

İkinci yarının başından itibaren tam rakibi ablukaya almışken kadrosundaki isimlerin adını yakışır bir şekilde oyunlarını ortaya koyduğu anda, Fenerbahçe gol üstüne gol kaçırırken ve hepimizin beraberlik golünü beklediği anlarda Pereira gitti, saçma sapan bir hareketle kendini attırdı ve takımın bütün ritmini bozdu. Lucescu'nun korku dolu gözlerle maçı izlediği anlarda hocanın kenarda yaptığı bu büyük hata dogal olarak takımın motivasyonunun dağılmasına ve skorun artmasına sebep oldu. Bir diğer hatası da şu. Çok merak ediyorum eğer sahadaki isimler Nani ve Souza değil de Alper ve Mehmet Topal olsaydı Portekizli çalıştırıcı dün geceki performanslarına göre kaç dakika sabredebilirdi.

 

Kısacası Portekizli teknik adamın yanlışları turun kaybedilmesinde başrol oynadı. Şu bir gerçek ki bu takımın bir birini tanıdığı zaman ritmini yakaladığında ne kadar etkili olacağını dün akşam ikinci yarının hemen başında gördük.

 

 

PYATOV TURU GETİRDİ
Bu yüzden skor belki ağır ama oyun zaman zaman gelecek adına umut vericiydi. Eğer Shakhtar'ın kalecisi Pyatov bu kadar iyi bir maç çıkartmasaydı inanın skor çok farklı olabilir ve tur el değiştirebilirdi.

 

Bu da Fenerbahçe adına gecenin şanssızlığıydı. Dün de yazmıştım, orta saha maçın kadereni belirleyecek diye... Maalesef öyle de oldu. Fenerbahçe'nin iki ön liberosu Souza ve Meireles maçta etkisiz kaldı. Diego, Nani ve Sow'dan yeterli yardımı göremedikleri için topun Fenerbahçe'de kalmasını bir türlü sağlayamadılar. Fernandao'nun da ilk maçtaki görüntüsünden çok uzak olduğunu söyleyebiliriz.

 

 

MAÇIN EN iYiSi ALEX TEİXEİRA
Shakhtar'ın üçüncü golünü atan Alex Teixeira..

 

 

MAÇIN EN KÖTÜSÜ PEREİRA
Atılarak takımın bütün ritmini bozdu.

 

OKTAY DERELİOĞLU: Pereira hatalıydı

Maçtan önce yayında ve internet sitemde Fenerbahçe'nin turu geçme şansının %1 olduğunu söylerken en çok Shakhtar'ın form grafiği ve Fenerbahçe'nin yeni kurulan bir takım olmasıydı. Çünkü Shakhtar'dan 4 oyuncusunu yüksek rakamlara satmasına rağmen hem Şampiyonlar Ligi'nde hem de UEFA Kupası'ndaki son yıllardaki başarısı, istikrarlı takım olması. Liglerinin başlaması ve bir takım olgusu Fenerbahçe'den daha iyi olması ana sebepleriydi. Fenerbahçe'nin ise çok yeni kurulan bir takım.

 

Bunların birbirlerine uyuşması takım bütünlüğünde katkı sağlaması en erken 2-3 ay alacağından Shakhtar'ı eleme şansının minumumlarda bir veri olduğunu gösteriyordu. Bunu ilk maçta da ikinci maçta da çok net göründü.

 

 

KJAER VE ALVES KÖTÜ
Dün gece Fener oyunun başlarında Shakhtar'ı kitlemeye çalışsa da orta alanda takım savunmasındaki en önemli oyuncusu Mehmet Topal'sız çıkan Pereira, sakatlığından dolayı oynamadığını zannediyorduk ki ama ne hikmetse 87'de sahaya sürdü. Ben buna anlam veremedim.

 

Madem Topal oynayacak düzeydeydi Meireles'le neden başladın. Fenerbahçe'nin en zayıf halkası merkez savunmada Kjaer ve Alves olduğunu biliyordum ve bunda yanılmadım.

 

 

Yenilen iki golde de ikisinin bariz hataları vardı. Her şeye rağmen ikinci yarıya etkili başlayan Fener'di. Nani'nin kullandığı frikikte Sow'un dokunuşu ve kaleci Pyatov'un üzerine gelişi Alves'in altı pasa indirip Kjaer'in yetişememes Fener'in baskılı oynadığı dakikalardı. Peirera maça balta vurdu. Kendini tribüne yollatarak arkasından Fener'in ikinci golü ve gelen üçüncü golle maç koptu. Ve Pereira benden bu maçta hem taktiksel anlamda hem başta Mehmet Topal'la başlamamasıyla kötü not aldı.

 

 

ERMAN TOROĞLU: Amatör Pereira turu verdi

Vatan, millet, cumhuriyet... Hep aynı hikaye. Sonra aynı sonuç. Vatan, millet, cumhuriyet tamam da bunları kim uygulayacak? Öyle bir havaya sokuyoruz ki bırakın yerliyi yabancı da o havaya giriyor. Fenerbahçe teknik direktörünün olduğu gibi. Dün akşamı gözünüzün önüne getirin, sarı-lacivertliler 1-0 mağlup. Olabilir. İyi oynamaya başladılar, rakibe baskı kurdular. Her an gol gelebilir. Ama amatör teknik direktör Pereira'nın yaptığı hareketle Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi'nden gitti. Pereira hırslı olabilir. Bu işi heyecanla da yapabilir ama dün akşamki hareketiyle daha henüz olgunlaşmış bir teknik direktör olmadığını gördük.

 

Senin kulübün milyon Euro'lar yatırarak takım kuruyor. Onların başına da seni getiriyor. Sen geminin kaptanısın. Senin gemin okyanusa açılıyor. Ama sen bu takımı okyanusta yalnız bırakıyorsun. Futbolda bir laf vardır, amiyane. Tamamen benzetme. Takımını satma denen olay, işte budur.

 

Bakınız istediğiniz kadar çok futbolcu alınız. Türkiye'de bunun çok örnekleri var. Fazla uzağa gitmeyin. F.Bahçe'ye Anelka geldi. Sarı-lacivertlilerin Denizli'de şampiyonluğu kaybettiği maçta Anelka yedek kulübesindeydi. Ama aynı Anelka ertesi yıl İngiltere'de gol kralı oldu. Anelka mı yanlıştı, biz mi? Cevabı çok net ve basit. Lucescu'nun takımı çok futbolcu satmış, çok zayıflamış. Lucescu, G.Saray'ın çok futbolcu sattığı devirde de geldi, takımı aldı götürdü. Ama o Lucescu'yu G.Saray sattı. O Galatasaray'ın sattığı Lucescu 11 yıldır Shakhtar Donetsk'in başında.

 

 

Bakın beyler kendinizi kurtarmak için büyük büyük kulüpleri kullanmayın. Millet artık aptal değil. Nani'yi 28 yaşında Manchester United satıyorsa bunu sorgulayacaksın. Yoksa dün akşamki gibi olursun. Aslında bu maç İstanbul'da ilk 15 dakikada da biterdi. Çok transfer yaparak başarılı olamazsınız. Yerinde transfer yaparak başarılı olursunuz. Bakın şimdi bin tane ulema konuşacak. F.Bahçe 4-2-4 oynasaydı, 4-2-1-3 oynasaydı, orta sahada bu olsaydı, geri dörtlüye bu girseydi diye.

 

 

Bu turu F.Bahçe geçseydi haksızlık olurdu. Ama şunu söyleyeyim bu F.Bahçe Türkiye Ligi'ni çok renklendirecek. Teknik direktörüyle, futbolcusuyla, başkanıyla... Enterasan bir lig bizi bekliyor. Daha da doğrusu hakemleriyle... Türkiye'de bu yıl müthiş bir orta oyunu seyredeceğiz. Bunu tecrübelerime dayanarak söylüyorum. İnşallah yanılırım. Bu yazıyı saklayın, sezon sonu yeniden tartışırız.

 

 

DİĞER HABERLER