Güvenlik güçlerinin istihbari çalışmasıyla terör örgütü DEAŞ’ın, Şanlıurfa kent merkezinde bombalı saldırı ve 2 ÖSO mensubuna suikast yapmasının önüne geçildi
Terör örgütü DEAŞ’ın Şanlıurfa kent merkezinde bombalı saldırı ve 2 Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) mensubuna yönelik suikast planı, polisin çalışması sonucu önlendi. Gözaltına alındıktan sonra çıkarıldıkları mahkemece tutuklanan Suriye uyruklu terör örgütü DEAŞ üyesi 3 şüpheliden 2’si, bombalı eylem ve suikast planlarını anlattı. Hakkındaki suçlamaları reddeden üçüncü zanlının ise örgütle teröristler arasındaki para transferini yönettiği belirlendi.
DEAŞ mensuplarının ifadeleriyle Suriye sınırında arama yapan güvenlik güçleri, toprağa gömülü çok miktarda patlayıcı buldu.
Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma kapsamında, İl Emniyet Müdürlüğü ekiplerince düzenlenen eş zamanlı operasyonda yakalanan, TCK’nın "silahlı terör örgütüne üye olmak" ve "terör örgütüne mali destek sağlamak" suçlarını kapsayan 314-2 maddesi gereğince tutuklanan Suriye uyruklu 3 örgüt üyesinin ifadeleri, DEAŞ’ın eleman kazanma, silah eğitimi, para transferi ve haberleşme yöntemlerini deşifre etti.
İfade tutanaklarında yer alan bilgilere göre, ülkedeki iç savaş nedeniyle işsiz kalan gençleri saflarına katmak için 50 dolar karşılığında maaşa bağlayan, Suriye dışında eylemlere gidenlere dolar bazında ödeme yapan ve ihtiyaçlarını karşılayan örgüt, eylem talimatlarını Suriye’deki merkezi konumunda bulunan Rakka’daki sözde emirleri (komutan) aracılığıyla veriyor.
Esed’den kaçtı, DEAŞ’a katıldı
"Omar" kod adlı Ahmad Alrawi (18), ifadesinde Hama kentinde lise öğrenimine başladığı yıl ülkesinde iç savaşın patlak verdiğini, Esed rejimi mecburi hizmet için askere çağırınca kaçtığını söyledi.
Ülkesindeki farklı kentlerde saklandıktan sonra terör örgütü DEAŞ elebaşılarından "Abdülillah" isimli akrabasının kendisini kandırıp, Şanlıurfa’ya gitmesi konusunda yönlendirdiğini iddia eden Alrawi, özetle şu ifadeyi verdi: "Abdüllillah, bana DEAŞ, Rakka’yı almadan önce 2 kişinin kentte çok sayıda kişiyi ve kadını öldürdüğünü, bunların öcünün alınması gerektiğini söyledi. ’Rakka’dayım, bu iki kişiyi öldürdükten sonra bizim yanımıza gelirsin. Seni emir (komutan) yaparız. Sana araba verir, evlendiririz.’ dedi. Beni Şanlıurfa’da Suriye uyruklu arkadaşı Mezer’e gönderdi. O da beni 5-6 kişinin yaşadığı eve götürdü, burada 10-15 gün kaldım. Abdülillah, daha sonra bana Telegram üzerinden Gaziantep’e gitmemi söyledi. Burada bir otelde Mezer’le kaldıktan sonra Şanlıurfa’ya geri döndüm ve başka bir otele yerleştim. Abdülillah bize ara ara para gönderdi. Şanlıurfa’daki bir parkta görüştüğüm Mezer, bana bir silah verdi. Abdüllillah, silahın bende kalmasını söyledi, alıp kaldığım otele getirdim.
Aradan birkaç gün geçtikten sonra Telegram’dan yazıştığım Abdülillah, ’Bir bomba var, onu söyleyeceğim yere koyabilir misin?’ dedi. Kendisine kızdım, ’Buraya bunu yapmak için gelmedim.’ dedim, beni sakinleştirdi. Aradan bir hafta geçtikten sonra Telegram’dan direkt mesaj attı. ’Bir bomba var, onu Topçu Meydanı’na götür, koy’ dedi. Kendisine yine kızdım. Birkaç gün sonra bana ’Suriye’de çok sayıda adam öldüren ve Özgür Suriye Ordusu saflarında çalışan kişileri bulduk, onları öldüreceksin.’ dedi. Ben de ’Tamam.’ dedim." Alrawi, daha sonra adını "Mıhımmed" olarak bildiği birine yönlendirildiğini ve bu kişiyle birkaç kez, öldürecekleri ÖSO mensuplarıyla ilgili keşif yaptığını, kaldığı otele operasyon düzenleyen polislerin ise eylemi gerçekleştirmeden kendilerini yakaladığını belirtti.
Rakka’da askeri eğitim
"Abu Musab" kod adlı Mıhımmed Akili (21) de ifadesinde ilkokulu Suriye’nin Rakka şehrinde tamamladığını, ekonomik durumları iyi olmadığı için öğrenimini yarıda bırakıp çalışmaya başladığını söyledi.
Ülkesinde iç savaş başlayınca ÖSO saflarına katılarak 2 ay savaştığını, ardından ülkeden ayrıldığını ifade eden Akili, birkaç ay sonra ailesinin yaşadığı, aynı zamanda örgütün merkezi konumundaki Rakka’ya geldiğini aktardı.
ÖSO bünyesinde savaştığının tespit edilmesi üzerine terör örgütü DEAŞ mensuplarınca yakalandığını ve cezaevine konulduğuna değinen Akili, hapisanede geçirdiği 13 günün ardından şeriat dersleri (Devre Şeriye) alması koşuluyla serbest bırakıldığını, 20 günlük eğitimin ardından örgüt saflarında yer almaya karar verdiğini dile getirdi.
Örgütün Rakka’daki asker toplama merkezi olan "Mektep el-İntiseb" adlı bürosuna giderek kimlik ve iletişim bilgileriyle kayıt yaptırdığı bilgisini veren Akili, şunları anlattı: "15 gün sonra ev telefonumdan beni arayıp gelmemi istediler. Oraya gittim, 40-45 kişi vardı. Bu şahıslar da benim gibi silah ve beden eğitimi dersleri alacaklardı. Bizi araçlarla Rakka’nın Rif köyündeki eğitim alanına götürdüler. Burada 25 gün kaldık. Tüm eğitimlerden sorumlu emir, Rus uyruklu Osman el-Rusi’ydi. Uzun boylu, sarışın, uzun saç ve sakallı, hem Rusça hem de Arapça konuşuyordu. Fıkıh derslerini Suriye uyruklu Ebu Musab el-Ensar, silah eğitimini ise Suriye uyruklu Ebu Ahmed el-Şami veriyordu. Tabanca, kalaşnikof ve biksi silahlarıyla ilgili eğitim aldım. Daha sonra 15 kişilik grupla Tedmur kentine bağlı Cezel bölgesindeki dağlık alana götürülerek, burada Esed’e bağlı birliklerle çatıştık.
Bir süre orada kaldık, örgütün sorumlularından biriyle tartıştım, bu kişiyi ayağından silahla vurduktan sonra kaçarak Rakka’daki amcamın yanına sığındım." Bir süre sonra örgütün Rakka’daki sorumlularından, "Kamil" kod adlı yöneticinin kendisine ulaşıp, yaşananlardan haberdar olduklarını, örgüt adına Türkiye’ye gitmesini önerdiğini ifade eden Akili, bunun karşılığında kendisine birkaç kez para verildiğini aktardı.
Haberleşme "Telegram" üzerinden
Akili, kaçakçıların yardımıyla illegal yollardan sınırı geçerek Şanlıurfa’ya geldiğini ve örgütün şifreli mesajlaşma programı Telegram üzerinden haberleştiği "Kamil" kod adlı teröristin kendisini Suriyelilerin kentteki iş yerine yönlendirdiğini vurguladı.
Akili, "Burada bana bir miktar para verdiler. Kamil, parayı aldığım gün Telegram üzerinden ÖSO’ya mensup 2 kişinin vesikalık fotoğrafını paylaşarak, bunları öldürmemizi istedi. Beni ’Omar’ adlı birine yönlendirdi. Omar ile birkaç kez bir araya geldik. Bana ÖSO’ya çalışan 2 kişinin adreslerini söyledi, bunları öldüreceğini, bir aksilik olursa kendisine yardım etmemi istedi. Ben de kendisine ’Tamam.’ dedim. Daha sonra yakalandık." şeklinde beyanda bulundu.
Akili, sorular üzerine DEAŞ’ın bekar olan mensuplarına aylık 50 dolar maaş verdiğini, 25 bin Suriye lirasına denk gelen bu paranın işsiz olduğu için kendisine yettiğini dile getirdi.
Örgüte katılanların hür iradeleriyle "canlı bomba" olmayı kabul ettiğini vurgulayan Akili, ayrıca Rakka’da bulunduğu dönemde örgütün Türkiye’de gerçekleştirdiği bazı eylemlerden haberdar edildiklerini kaydetti.
Para transferini sağlıyordu
Abdullah Aldaham da sorgusunda geçen yıldan bu yana Türkiye’de bulunduğunu, Şanlıurfa’daki bir iş yerinde Suriye’den gönderilen parayı komisyon karşılığında Türk lirasına çevirdiğini ancak terör örgütü DEAŞ’la ilişkisi olmadığını savundu.
Aldaham, birlikte yakalandığı Suriye uyruklu iki kişiyi tanımadığını, yalnızca Suriye’den gönderilen parayı Türk lirasına çevirdiğini, iş yerinde ele geçirilen paraların örgüte ait olmadığını iddia etti.
Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ekipleri, tutukluların yer göstermesi üzerine Suriye sınırındaki iki noktada terör örgütü DEAŞ’ın kentte yapmayı planladığı eylemlerde kullanılmak üzere sakladıkları 25 kilogram patlayıcıyı ele geçirdi.