SON DAKİKA
Nurettin BAY
Ah Konya ah
09 Eylül 2017, C.tesi
10 günlük bayram molasından sonra yeniden işimizin başındayız. Çalışma hayatımın en uzun molalarından biri. En son 3 günden fazla ne zaman işten ayrı kaldım hatırlamıyorum. 

Tabii ki tatil değil. Bayramın anlamına uygun bir mola. Sıla-i Rahim. Herkese tavsiye ediyorum. 

Meğer, gelişmeleri uzaktan takip etmek, bir kısmını atlamak, bazılarını başkalarından dinlemek de güzelmiş. 

Uzaklardan gördüm ki, onulmaz bir hastalığa yakalanmışız. İşin enteresan tarafı, dermanını bildiğimiz halde, hastalığımızı tedaviye de çalışmıyoruz. Çok üzücü… 

Hakikat adına dün aynı safta savaşanlar maalesef bugün birbiriyle savaşıyorlar. Kardeşler arası savaşlar tarihimizde mevcut. Yabancısı olduğumuz bir durum değil. Ancak görüyoruz ki, bu anlamsız savaşta kurallar, kaideler ortadan kalkmış. Düşmana yapılmayan muamele kardeşe yapılıyor. 

Bayram öncesi "Konuk, bu sese kulak ver!” diye bir yazım olmuştu. Fevkalade okundu ve ciddi geri dönüşleri oldu. İşin fevkindeki Konyalılar yazıdan memnuniyet duyduklarını ifade ettiler. 

Nihayetinde Recep Konuk, o sese kulak verdi.  Şahsım adına, hassasiyeti ve sorumluluk duygusu adına Sayın Konuk’a teşekkür ediyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın da arzusuna uyarak, bizce yanlış olan kararını düzeltti ve yeniden aday olacağını açıkladı. Bundan sonrası için artık bize hayırlısını dilemek kalır. 

Bir de bu süreçte Konyalıların geçtiği sınava bir göz atalım. 

Neler konuşulmadı neler… 

Bilip bilmeden ahkâm kesmeler… 

İftiralar…. 

Dedikodular…. 

Yalan dolan ifadeler… 

Şimdi hepsi geride kaldı. Bakalım aslı astarı olmayan iddiaları seslendirenler Konuk’un yüzüne nasıl bakacaklar. Ondan önemlisi toplumun yüzüne nasıl bakacaklar. 

Benzeri yakın zamanda bizim de başımıza geldi. 

İbretle takip ettik…

Tek kelime etmeden… 

Bir tekine cevap vermeden… 

Seviyelerine inmeden… 

Sadece bir kenara not ederek... 

İftiraları, yalanları, dedikoduları, çekiştirmeleri, aslı astarı olmayan iddiaları ve dahasını… 

Üzüldük… 

En çok da, bunlardan medet umanlara üzüldük… Düştükleri acziyete üzüldük. 

Konya’nın gündemi hızla değişti. Şehrin üzerini kaplayan kara bulutlar mekân tuttu güzelim Konya’yı. Daha başka gündemler, daha başka gelişmeler yaşandı. Konya hiçbir depremde sarsılmadığı kadar şiddetle sarsıldı. 

Sadece hukukun ve hukukçuların konuşması gereken mevzular üzerinden yüzlerce senaryo üretiliyor. Senaryoyu üretenler de, oynayanlar da, konuşanlar da aynı… 

Kapalı kapılar ardında konuşuyorlar, sahte hesaplar üzerinden sosyal medyadan yazıyorlar. 

Kimi arsızlık ve yüzsüzlüğü meslek edindiğinden açıkça  yazıyor, kimi tetikçi kullanıyor. 

Fırsatı bulmuşken kurunun yanında yaşı da yakmaya hevesli ne çok körükçü varmış be… 

Maalesef iki aydan buyana, 

Meydan senaristlerin… 

Meydan yalancıların… 

Meydan iki yüzlülerin… 

Durum bu… 

Orda başka, burada başka konuşanlar var ya… 

Birine yaranmak için her türlü fütursuzluğu yapanlar var ya… 

Üç kuruşluk menfaati için insanlığını satanlar var ya… 

Hepsinden öte, alçak iftiracılar ve adi yalancılar var ya… 

Şehrin bunlardan kurtulması lazım. 

Çünkü bunlar, bu harika şehri hak etmiyor.  Hesapları hem bu dünyada hem öbür dünyada çok zor olacak.  

Günün birinde hukuk konuştuğunda…  

Günün birinde hakikatler ortaya çıktığında… 

Günün birinde hakikati bilenler suskunluğunu bozduğunda… 

Bir taraftan hukuka hesap verirken, diğer taraftan maşeri vicdana hapsolunacaklar. Konya’nın da, Konyalının da güzüne bakamayacaklar. (tabi hala utanma hisleri kaldıysa) 
Buradan bir kez daha hatırlatalım,  KONYA BU DEĞİL.