Yerel gündeme dair bu aralar bir şey paylaşamadık. Ne milletvekillerinin ortada olmayışları, ne mevcut yatırımlar, ne yerel seçim hazırlıkları, ne de Konya’ya dair güncel meseleler. Gündem ekonomi, gündem ticaret savaşları, gündem İdlib…

Türkiye şuan Rusya ve Suriye rejiminin İdlib’te yapacağı katliamı durdurmaya çalışıyor. Orada yaşanacak bir katliamın ardından milyonlarca göçmen sorunu ortaya çıkacak ve bu sorun kapımıza dayanacak. Ekonominin daraldığı bir dönemde bu kadar mülteciyi almamız, durumumuzu daha da sıkıntıya düşürecektir. AB bu anlamda taşın altına elini koymak zorunda. Eğer "biz karışmayalım, uzaktan bakalım” derlerse bu kadar mültecinin istikametini Avrupa’ya çevirmeliyiz. Sözde maddi yardım bulunacaklarını vadedenler, çerez parası gibi versek mi, vermesek mi tavrıyla hareket etti bugüne kadar. Sabır kalmadı artık. Suriye sorunu sadece Türkiye’nin sorunu olmadığını Avrupa görmeli. Türkiye, başta Afrika olmak üzere tüm mazlum ülkelere en çok yardımı yapan ülke oldu. En zor şartlarda bile bu yardımlara devam etti. Lakin böyle bir ortamda kimse bizden bu kadar mülteciyi almamızı beklememeli. Ekonomiden, dış politikaya birçok alanda çetin bir mücadele bizi bekliyor. Devlet bu meselelerle mücadele ederken, millette devletinin yanında yer almalı bu süreçte. Tasarruf tedbirlerinden tutun, devletin lehine ne varsa yapmaya talip olacağız. Bu dönemde dolara inat ürün zammına gitmeyenleri ayakta alkışlıyorum. Tüm şartları zorlayarak fiyat artışını yansıtmayanlar bu ülkenin 15 Temmuz kahramanlarıdır. Önce devletim diyenler, para için, kar için, rant için bu milleti, bu devleti satmadı. Buna karşı hiçbir ithal ürün kullanmayıp dolar artışını bahane ederek stoklarındaki ürünlere bile fiyat yükseltenleri de Allah’a havale ediyorum. Geçen hafta yine yazdım. Tasarruf bizim önceliğimiz olmalı. Devlet kendi tasarrufunu yaparken, belediyeler başta olmak üzere şuan tüm kuruluşlar, özel sektör ve toplumun en küçük yapısı olan aile bu tasarrufu kendi çapında ve güçlü bir şekilde yapmak zorunda. Okullar açılıyor. "Çocuğum hiç bir şeyden mahrum kalmasın” diyerek boyumuzu aşan harcamalar yaparsak, emin olun zaman içerisinde çocuklarımız daha çok şeylerden mahrum kalacak. Atlatacağız bunları. Hep birlikte atlatacağız. Yeter ki şahsi menfaatleri bir kenara bırakalım. Bu hayatın en gerçek hakikati ölümdür. Bu hakikati kavrayanlar, diğer tarafa eli boş gideceklerini çok iyi bilmeli. Eyvallah.