SON DAKİKA
Volkan ERİKÇİ
Cumhuriyet Tarihinin Derinliklerine Yolculuk
09 Ocak 2019, Çarşamba
Bugünlerde yeni kitabımızın yazımına başlamış durumdayım. Evvelki kitabımız Osmanlının son dönemindeki en tartışmalı konuları içeriyordu. Bu yeni kitabımız ise Cumhuriyetin ilk 27 yılındaki (1923-1950 arası) en tartışmalı konuları ele alıyor. Bu sebepten bugünlerde sürekli okuyor, okuyor ve okuyorum. Okudukça ne inciler, ne cevherler çıkıyor ortaya. Tarih alanında yapılan okumalar insanın deniz suyu içmesine benziyor. İçtikçe susuyor, susadıkça içiyorsunuz. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde bulduklarınız sizin şaşırtıyor, bazen sinir katsayınızı yükseltiyor ve genel itibariyle de biraz diş sağlığınıza zararlı oluyor.

Frak ile cuma hutbesi veren Sadettin Kaynak’a mı şaşıralım; camilere ayakkabı ile girilmesini; ney, keman, piyano gibi müzik aletlerinin konulmasını; sıralarda ibadet yapılmasını isteyen başta İsmail Hakkı Baltacıoğlu olmak üzere diğer ilahiyat fakültesi hocalarına mı şaşıralım yoksa Kuran’dan bazı bölümleri çıkarıp yerine Atatürk’ün söylev ve demeçlerinden pasajlar koyalım, sonra bunlarla ibadet edilsin diye Meclis’e teklif veren milletvekili Nuri Çerman’a mı şaşıralım? Nuri Çerman’a kızmak ve şaşırmak için acele etmeyin. Önergesini ise şu teklif ile taçlandırmıştı sayın milletvekili: "Cuma namazları pazar günü saat 09.00’a alınsın.”

"Bulgaristan ve Macaristan Hıristiyan oldukları için işgal edilmediler, biz Müslüman olduğumuz için işgal edildik. İstiklalimizi kaybetmemek için Hıristiyan olmalıyız” diyen İsmet İnönü; "İslam ilerlemeye manidir.” Diye Hıristiyan olmamız gerektiğini söyleyen Serbest Fırka Başkanı Fethi Okyar, Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt, Dış İşleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras şaşırtmak için sizi bekleyen kişilerin sadece birkaç tanesi. Ezanın Türkçeleştirilmesi esnasında "hayye ale’l-felah” ibaresini İstanbul’un Kurtuluş semti ile bağdaştırılmasın, ona atıfta bulunulmasın diyerek "Haydi kurtuluşa” diye tam olarak Türkçeye çevrilmeden "Haydi Felaha” şeklinde tercüme edilmesi; şapka takmayalım diyenlerin, Arapça ezan okuyanların idam edilmesi yahut akıl hastanelerine kapatılması; 6 tane esrarkeşin akılları başlarında değilken Menemen’de şeriat istiyoruz diyerek gösteri yapması bahanesiyle olağanüstü hal ilan ederek hiçbir ilgileri olmadığı halde 7 tane Nakşibendi şeyhinin idam edilmesi sizin yüreğinizi sızlatacak birkaç hadisedir.

Bütün dünyada ilmi hayranlıkla takip edilen İskilipli Atıf Hoca beraat ettiği mahkemede idam edilmesi, şapka kanunu çıkmadan evvel şapka takan Hikmet Şevki’yi tekme tokat dövüp "Nedir bu kepazelik? Bu şapka da ne oluyor? Baban da mı şapka giyerdi? Anandan mı şapkalı doğdun?” diyen İstiklal Mahkemesi üyesi Kılıç Ali’nin daha sonra şapka inkılabının çıkması ile şapka takmayanları idam etmesi gibi komik, trajik, yürek burkan olaylarla sizleri buluşturma çabasındayım. 

Söylenti değil, kaynaklı bilgi vermek adına çok yoğun bir çalışma halindeyim. Tevfik bizden, inayet Allah’tan. En kısa sürede kitabımızı sizlerle buluşturmak üzere. Selam ve dua ile…