SON DAKİKA

İş beklerken çaresizliğe düştüğüm oldu

Çocukluk yıllarında aşçı yamaklığı, marangozluk yaptı, kazandığı parayla tiyatroya gitti. Babasının tavsiyesiyle iç mimarlık okusa da geleceğini oyunculukta aradı Ozan Akbaba. 33 yaşındaki Akbaba, 10 yıldır hem tiyatroda hem de dizilerde oynuyor. Zor zamanlar geçirdi ama şimdi parlayan yıldızının keyfini sürüyor
31 Ekim 2015, C.tesi - 11:29

Ozan Akbaba, atv ekranında yayınlanan Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz dizisindeki rolüyle bir anda fenomen oldu. Oktay Kaynarca'nın canlandırdığı Hızır Çakırbeyli'nin kardeşi İlyas'ı oynayan Akbaba, hep tiyatronun içinde bir hayat yaşamış. Çocukluk yıllarında aşçı yamaklığı, marangozluk gibi işlerde çalışıp kazandığı parayla tiyatroya gitmiş, ardından tiyatrolarda oyunculuk yapmaya başlamış. Üniversite döneminde babasının yönlendirmesiyle iç mimarlık okusa da içindeki oyunculuk aşkını söndürememiş. 33 yaşındaki Akbaba, 10 yıldır profesyonel olarak oyunculuk yapmasına rağmen yıldızı İlyas rolü ile parladı. Dizinin yanı sıra tiyatroda da İnternette Tanışan Son Çift oyunuyla da izleyiciyle buluşuyor. Biz de hem dizideki, hem de tiyatrodaki başarısını konuşmak için oyuncuyla bir araya geldik. Dizideki 'ağır abi' karakterinin aksine eğlenceli, yerinde duramayan biri karşımıza çıktı.

 

- Canlandırdığınız İlyas karakteri çok dikkat çekti. Bu kadar önemli bir kadro içinde rolünüzün parlayacağını tahmin eder miydiniz?
 

 

- İlyas'ın parlamasının nedeni Çakır'ın abisi, Meryem'in de yengesi olmasıdır. İnsanlar tarafından hoş karşılanacak şekilde karakterini sergiledi. Senaryoda yazıldığı haliyle de doğru bir adam. Ben de bir şeyler katabildiysem ne mutlu bana. Mutlaka benim de etkim vardır. Başka bir oyuncuyla çalışılsaydı onun da etkisi farklı olurdu. Çok iyi çizilmiş bir karakter vardı. Ben de onu en iyi şekilde vermeye çalıştım.

 

TİYATRO SAYGIN BİR YERDİR

- Bu rol sizin için dönüm noktası olmuş gibi...
- Bu bir oyuncu için çok önemli bir fırsat. Bu fırsatı da elimden geldiğince değerlendirmeye çalışıyorum.

 

- Oyunculukta doğru zaman var mı?
- Bence hak eden insanı doğru zamanda doğru iş buluyor. Sadece beklemek de olmaz. Çağırmak diye bir şey var. Siz yeterince inanırsanız olur. Kendimden emin olduğum sürece o başarı beni bulur. O tamamen benim hayatımın ne yönde gideceğini bilen kaderle ilgili. Ben de şu anda onun adımlarını atıyorum. Geç kalmak ya da erken başlamak gibi bir şey olduğuna inanmıyorum. Herkesin hayatında doğru zaman vardır. 'Her oyuncu kendi rolünü bekler' derler. Bazılarına 70 yaşında geliyor. Bazılarında 20 yaşında, kimileri de benim gibi 33 yaşında oluyor.

 

- Daha önce bu tarz bir rolde yer almamıştınız. Bu sizde tedirginlik yarattı mı?
- İşin aslı daha önce racon kesmedim. Genellikle işadamlarını canlandırdım. Bu rolü ben de beğendim. Etrafınızdaki insanların enerjisini hissediyorsunuz. İçinizde oyunculuk heyecanını dürtüyor. O heyecan şahlanınca güzel bir şey ortaya çıkıyor. Aslında ilk iki bölümde ömrümden ömür gitti diyebilirim. Yanındaki oyunculara yakışmak var. Orada sırıtmak çok kötüdür. Allah kimsenin başına vermesin. Sana bu görevi veren insanların yüzünü kara çıkarmak başıma gelecek en kötü şeylerden biri. Karakteri bulduğumu kendime itiraf edene kadar ömrümden ömür gidiyor.

 

- Bu kadar oyunculuk içinde olan biri olarak iç mimarlık okuma isteği nasıl oldu?
- Babamın yönlendirmesiyle iç mimarlık okudum. Ama o zamanda oyunculuk yapmak istedim. Babam "Bu işin eğitimini al, kendi işini yaparsın" demişti. Gerçi o dönemde de ben tiyatrodaydım. Kısa filmlerde oynuyordum. Senaryo yazıyordum. Sanattan pek uzaklaşmadım.

 

- İç mimarlık yaptınız mı?
- İç mimarlığı bir süre yaptım, hatta bir yer açacaktık. Ofis kiraladık. Sonra bana bir iş için teklif geldi. "Oyunculuk yapmak istemiyorum" dedim. Sonra bir ay ısrarcı davranılınca kabul ettim.

 

- Hayal kırıklığı yaşadığınız oldu mu?
- Oldu tabii ki. Zor bir meslek yapıyoruz. Bazen aylarca hiç iş yapamadığımız oluyor. Günümüz Türkiye'sinde tiyatroda, bu konuda kimseyi eleştirmekten çekinmem. Çünkü insanların zevk alarak izledikleri işlerin özünde hep tiyatro vardır. Orası çok saygın bir yerdir. Tiyatrodan çok fazla para kazanamadım. Tiyatro oyuncuları çoğunlukla tiyatronun maddi getirisi az olduğu için sinema ve dizilerde çalışmayı tercih etmek durumunda kalıyorlar. Doğal olarak zor dönemlerimiz oldu. O dönemlerde de 'Acaba diğer mesleğimi bırakmasaydım' dediğim olmuştu. 

 

MARANGOZLUK YAPTIM

- İş gelmediği için mi zor zamanlar geçirdiniz?
- İş gelmeyince kendinizi unutulmuş hissediyorsunuz. Birilerinin aklına gelmek istiyorsunuz. Çok oyuncu var ve sizin gibi akla gelmek isteyen ama ben kimseye kendimi hatırlatmadım. Bekledim ve bu sırada kendimi geliştirmeye çalıştım. Doğal olarak boşluğa düştüğünde psikolojik bir gerilim yaşıyor insan. 'Hep böyle mi gidecek?' diye bir çaresizliğe düşüyorsunuz. Bunu da herkes yaşıyor.

 

- Şimdi aileniz oyunculuk yapmanıza ne diyor?
- Babam artık karışmıyor çünkü o da zevk almaya başladı. Diziyi izleyip "Güzel olmuşsun, iyi" diyor. Anne tepkisi ise "Sana kurban olurum" ile başlayıp gidebildiği yere kadar gidiyor. Şimdi setten vakit bulabilirsem yanlarına gidiyorum ve birlikte diziyi izliyoruz. Babaannem benim için "Ozan'ım orada ne yiyor? Çocuğuma ne yaptılar?" diyor. Beni "Yemek yiyor musun orada?" diye arıyor.

 

- Aşçı yamaklığı, pazarlamacılık gibi birçok iş yapmışsınız...
- Onlar lise ve üniversite arası yaptığım işlerdi. İzmir Karabağlar'da meslek lisesi okudum. Torna tesviye bölümünü bitirdim. Babam çok yetenekli bir adamdır. Ondan bana geçti. Metal, kaynak, marangozluk gibi işlerle de aram iyidir. Bu işleri para kazanıp karate kursuna ya da tiyatroya gideyim diye yapmıştım. Bir dönemde matbaada çalışıp kickboks yaptım.

 

- Orada edindiğiniz deneyimlerin oyunculuğunuza katkısı oldu mu?
- Çok katkısı oldu. Orada karşılaştığım insanları şu anda o rol geldiğinde rahatlıkla çıkartabilirim. Onların çay içişleri, birbirlerine selam vermeleri farklı. Bunu görmedikten sonra dünyanın en iyi teorik bilgisine sahip ol önemli değil. Önemli olan o bilgileri pratiğe dökebilmek. Benim gerçekçilik takıntım vardır. Oyunculuk teorik bilgi gerektirir ama onu pratiğe dökemedikten sonra bir önemi kalmaz. İnsanlar beni arayıp "Seninle gurur duyuyoruz" diyor. Ruhumu okşuyor. Bu çok güzel bir duygu. İnsan bazen kendisini görmeyi unutuyor. Çevresindekilerin ne düşündüğünü görerek yaşamaya çalışıyor. Ama böyle geri dönüşler olması insanı çok mutlu ediyor.

 

SEN NASIL BİR ADAMSIN?

- İnternette Tanışan Son Çift adlı komedi oyununuz var. İlgi nasıl?
Levent Özdilek'in yönettiği çok güzel bir oyun. BoSahne'de sahneliyoruz. Çok komik bir oyun. Yazın bile kapalı gişe oynadık. Çok güzel yorumlar alıyorum. Çok iyi oyunculardan gelen güzel tepkiler var.

 

- Ekranda ciddi bir adam varken tiyatroda çok farklı bir karakterdesiniz. İki işinizi izleyenler şaşırıyor mu?
- En son oyunuma rol arkadaşım Müjde Uzman geldi. "Seni sette izledikten sonra bir de sahnede izledim. Sen nasıl bir adamsın!" dedi. Bunlar çok güzel yorumlar.

 

 

DAHA ÇOK AKSİYON SAHNESİNDE OYUNAMAK İSTİYORUM

- İlyas'ın sağlık durumu çok merak edildi...
- Ben de sosyal medyadaki yorumları okuyorum ve insanların bu kadar ilgiyle takip etmesinden çok mutluyum.

 

- Vurulma sahnesinde zorlandınız mı?
- Çekimlerde fünye kullandık. O da kulak çınlaması yapıyor. İkinci fünye deneyimim. Kuzey Güney'de bayağı bir sarsılmıştım ama burada hiç sorun yaşamadım. Aslında ben daha çok aksiyon sahnesinde oynamak istiyorum. İlyas'a da çok yakıştırıyorum.

 

- İlyas bir kızı seviyor ama annesinden onay çıkmıyor. Bu durum ne olacak?
- İlyas içten içe kızı seviyor. Annesi de "O çirozu istemem. Ben sana köyden bir kız bulurum" diyor. Anne böyle bir anne. Ne yapacaksın! O yüzden İlyas, iki tarafı da idare etmek istiyor. Kız arkadaşı annesine göre daha anlayışlı.

 

- Siz olsanız ne yapardınız?
- Ben olsam İlyas gibi davranırdım. Doğru olanı yapıyor. İşi zamana bırakıyor. Her şey güzel olacak diye ümit ediyor. Fırsatını buldukça annesine "Ben bu kızı seviyorum" diyor. Anne ısrarcı oluyorsa egosunu törpülemek lazım.

 

SÜLEYMAN DEMİREL TAKLİDİ YAPIYORUM

- Taklit yeteneğiniz olduğu doğru mu?
- Rahmetli Süleyman Demirel, İsmet İnönü gibi isimlerin taklitlerini yapardım. Onlar gibi konuşmayı, yürümeyi deneyimledim. Bu sayede gözlemleme gücün gelişiyor. İnsanları hem memnun edecek seviyeye geliyorsun, hem de 'Ben oyuncuyum' diyebiliyorsun.

 

- Takipçilerinizle iletişiminiz var mı?
- Tek tek bütün yorumları okuyorum. Bütün mesajlara, maillere cevap vermeye çalışıyorum. 

Kaynak: Sabah.com.tr MERVE YURTYAPAN

Konya Namaz Vakitleri
İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı
Diğer Haberler