SON DAKİKA
Kazım ÖZTÜRK
Ülkeye Hizmette Aksama Olmamalı
09 Ekim 2017, Pazartesi
Hizmetlerin en iyi şekilde yürümesi, işlerin daha sağlıklı işlemesi için zaman zaman kan değişimine, yeni nesil elemanlara ihtiyaç vardır. Eğer görevdekilerde değişim olmazsa, "metal yorgunluğu” denilen bir durum ortaya çıkar ki bu, görevde aksamalara sebep olur. Zamanında alınan eleman iyi bir eleman da olsa, yorulma söz konusu olabilir, ayrıca "çantada keklik” kabilinden; "beni kimse görevden alamaz, ben bulunmaz Bursa kumaşıyım…” gibi böbürlenmelere ve işlerin savsaklanmasına da vesile olur.

Bu yüzden; "yorulanlar dinlenmeli” sözü yerindedir ve mantıklıdır. Bu husus siyasette çokça görülür. Makama yapıştı mı, mümkün değil ayrılmaz. Dedem zamanında makamda olan, hala makamda oturuyorsa onda bir yanlışlık var demektir. Üç, dört, beş… dönem makamı işgal edenler varsa, onların yerine gençlerin gelmesi, makamın gençlere teslim edilmesi, performansı yükseltir.

Hizmet, halk için değil mi? İnsanların ihtiyaçlarını karşılamak, onların işine yardımcı olmak, meselelerini çözmek değil mi asıl olan? O halde; "bu, benim adamım, başkasına görev vermem” anlayışı, ülkeyi tehlikeye götürür. Hele hele şaibeye karışmış, dedikodu malzemesi olmuş, insanların çoğunun memnun olmadığı, halkla barışık olmayan, kapısı halka kapalı, kimseye randevu vermeyen, "ben kafama göre iş yaparım, kimseye danışmam, kimseye de hesap vermem” diyerek efelenenlerin tez elden ipini çekmekte yarar var.

Bu, sözünü ettiğim hususlar, devlet kurumunda olduğu gibi özel sektörde de olabilir. Özel sektör daha da önemli. Ülkeye katma değer vermekte, ülke kalkınmasına katkı sunmaktadır.

İşi ehil olana vermek, işi uzmanıyla yürütmek daha akıllı iştir. Yeter ki ülkeme, vatanıma, Türkiye’me zararlı faaliyetlerde bulunmasın. Bunun açık ve net örneğini 15 Temmuz 2016 hain darbe girişiminde gördük! Kendini gizleyerek, kapalı kapılar ardında işler çevirerek, kumpaslar kurarak, Türkiye’yi nasıl dize getiririm” hesapları yapanların başarılı olması mümkün değildir.

Hangi yerde, hangi mekanda, hangi kurum ve kuruluşta olursa olsun, kimsenin gözünün yaşına bakmadan ihanet edenlerin ipi çekilmelidir. Bu, evladımız, yakımız da olsa böyledir, böyle olmalıdır. "Hırsızlık yapan kızım Fatıma da olsa cezasını veririm” diyen bir peygamberin ümmetiyiz.

Bu ülke bize bedavadan gelmedi, binlerce şehit verdik. Bu cennet vatan toprağının altındaki şehitlerimizin kemiklerini sızlatmaya hakkımız yok.

Sen, ben, o, biz, siz, onlar… hepimiz topyekun bu vatan gemisinin batmaması, su almaması için seferber olmaya mecburuz. Armudun sapı, üzümün çöpü diyerek bahaneler üretmeye hakkımız yok. Evet, daima, "Ben ne ne yapabilirim? Benim bu konudaki görevim ne? Ben de elimi taşın altına sokmalıyım. Nasıl ki devlet ricali sokuyor, gecelerini gündüze katıyor, durmak dinlenmek bilmeden çalışıyorsa, ben de en az onların yarısı kadar çalışmalı, katkı vermeliyim. "Bu gün Allah için ne yaptık?” sorusunu mutlaka sormalıyım kendime ve kendimize. Kararlı, azimli, sabırlı bir şekilde hizmetler yürümelidir.

 

Bir İnsan Tanıdım!

 

Bir insan tanıdım; kararlı, azimli, suyu sert,

Sözünün eri, yılmaz ve mert! ..

Bir insan tanıdım; ülke sevdalısı,

İnançlı, sabırlı, prensibi; özveri…

Dünyayı titretir, sözünden dönmez geri!

Bir insan tanıdım; zalimin korkulu rüyası,

Baldıran zehiri içer, yoktur riyası!

Bir insan tanıdım; yumuşak kalpli, merhametli,

Çocukları sever, haklılara şefkatli!

Bir insan tanıdım; onunla ölüm ölmüş,

Kefeni sırtında, şehadete gülmüş!

Bir insan tanıdım; cihadı tam yaşayan,

Hak yoldan sapmayan,

Kur’an ilkelerini kucaklayan!

Bir insan tanıdım; batılla mücadele eden,

Allah’ın emri için gönüllere giren!

 

 

Ne Yaptın Allah İçin?

 

Elest bezminde söz vermedin mi?

Şerefli varlıksın, görmedin mi?

Dünya senin emrinde, bilmedin mi?

Bunca yıl ne yaptın Allah için?

Ne ekersen, onu biçersin,

Durmadan; haram yer, içersin!

Allah’ı dinlemezsen, imansız göçersin!

Kendine bir sor; "Ne yaptın Allah için? ”

Evine helal mal götürdün mü?

Paranı helale yatırdın mı?

Helal; sebze, meyve bitirdin mi?

Rızkına bak da söyle; "Ne yaptın Allah için? ”

Hak yemeden çalıştın mı?

Doğru söze alıştın mı?

İyilere karıştın mı?

Cevap ver; "Ne yaptın Allah için? ”

Hiç selam alıp verdin mi?

İnsanlığa sevgi bağı serdin mi?

Hatır, gönül bildin mi?

Söylesene, ne yaptın Allah için?

Çocuklarla ilgilendin mi?

Ailenle bilgilendin mi?

Kur’anla belgelendin mi?

Anlat bana; ne yaptın Allah için?

Yedin, içtin, gezdin, tozdun…!

Hak’tan geldin, sen Hakk’ı bozdun!

Rab verince iyice azdın!

Allah aşkına, ne yaptın Allah için?

Bugün sağlıklısın, ya yarın? ...

Sağlıkta var mı ayarın?

Ecel geliverirse, nedir kârın?

Düşünsene, ne yaptın Allah için?