SON DAKİKA
Kazım ÖZTÜRK
Edebiyat mı? Edebiat mı?
06 Kasım 2017, Pazartesi
"Edebiyat" kelimesi köken bakımından, Arapça "edeb" kelimesinden gelmektedir. "İyi huy, ahlâk" anlamlarına gelen "edeb" kelimesinin Arapçadan dilimize geçişi çok eskilere dayanır.

Edebiyat kelimesi Türkçede birden fazla anlamda kullanılmış ve halen de kullanılmaktadır. Bunlardan en çok kullanılan ilk iki anlamı şudur:

Dille yapılan güzel sanat;

Bu sanat üzerine yapılan her türlü araştırma, inceleme, değerlendirme, eğitim-öğretim faaliyeti.

Edebiyat, kişinin duygu ve düşüncelerini, kendine özgü bir dil kullanarak, estetik kurallar çerçevesinde, yazılı veya sözlü olarak dile getirmesidir. Edebiyatın da bir yöntemi olduğundan o da bir bilimdir. Edebiyat bir bilimin yapması gereken:-anlama, -yorumlama, -değerlendirme, -benzerleriyle karşılaştırma, -yerleştirme basamaklarını yaptığı için bir bilimdir.

Edebiyatın amacı estetik ve güzelliktir. Edebiyatı edebiyat yapan iki temel özellik vardır: 1) Dil-üslup 2) Estetik-güzellik.

Edebi Eser (Sanat Eseri), malzemesi dil olan, sanat gayesi ile yazılmış, estetik, zevk ve heyecana yönelik olan bir anlatım veya ifade tarzının oluşturduğu yapının adıdır.

Edebi eser, insan eseridir, orijinaldir, özgündür, tektir, bireyseldir. Faydaya bağımlı değildir; ama ondan bir takım faydalı bilgiler elde edilebilir. Toplumda yaşanan olayları ve durumları yansıtması bakımından bir ayna görevi görür.

Edebi eser kurmacadır. Kurmaca(İtibari), sanatçının dış dünyadan aldığı malzemeyi, kendi anlayışı, dünya görüşü ekseninde yeniden bir kurguyla ortaya koyduğu sonuçtur. Sanatçı her ne kadar gerçeği anlatırsa anlatsın o eser bir kurmacadır. Bu anlamda edebi eser bir ayna görevi görür.

Her çalışma edebiyat mıdır? Edebiyat; estetik, heyecan verme, dili iyi kullanma olduğuna göre, toplumu geren, kaos meydana getiren, insanları birbirine düşüren, kırgınlıkları artıran, küslükleri çoğaltan, düşman kamplara ayıran; konuşmalar, yazılar, kitaplar edebiyat özelliği taşımaz. Onlara; "EDEBİ AT” denir.

Edebiyat; sadece yazılı olmaz, sözlü edebiyat da vardır. Konuşmalarımızda dili uzunluk yapmamak önemlidir. Buna da; "İNCİNME VE İNCİTME” denir.

Her platformda, her mekânda, her alanda mutlaka insanlara "İNSAN” olmaları açısından bakılmalı, "BEN SÖZÜMÜ ESİRGEMEM” sözü ne kadar edebidir? "HER ŞEYİ BEN BİLİRİM, BEN BU İŞİN UZMANIYIM, BENDEN BAŞKASINA HAYAT HAKKI TANIMAM” anlayışı ne derece doğru ve ne kadar insanîdir?

"Kafası kaf dağında, küçük dağları ben yarattım…” sözleri, her zaman geçerliliğini korumaktadır. Ne kadar kariyer sahibi olursan ol, ne kadar ilminde otorite sahibi bulunursan bulun, eğer insanlar senden hoşnut değilse, eğer halk nazarında itibarın yoksa hiçbir işe yaramaz.

Dar kafalı, bencil, kıskanç, menfaatçi olan hiçbir kimsenin toplumda değeri olmaz. İstediği kadar kitap yazsın, istediği kadar ilimle, istediği kadar çok güzel konuşsun ve hatip olsun… ilgilensin anlamı yok!

 

KAYBETTİK

 

Dilarayı za’yettik,

Dilrubaya aybettik,

Hiç dilşad olamadık,

İrfanımız kaybettik!

 

Gülistana har olduk,

Nadanlara yar olduk,

Yarana ağyar olduk,

İz’anımız kaybettik!

 

Musa’ları bilmedik,

İsa’ları duymadık,

Muhammed’i sevmedik,

İhlasımız kaybettik!

 

Dil kıraat almadı,

Kalp tilavet kılmadı,

Düşünmeyi bilmedi,

Tefekkürü kaybettik!