SON DAKİKA
Kazım ÖZTÜRK
Kiralık Akıl
28 Mayıs 2018, Pazartesi
Kiralık akıl; insanların akıllarını kullanmamaları, okumamaları, düşünmemeleri, fikir ortaya atmamalarını anlatır.

Kiralık akılda; kendi aklımız yerine başkalarının aklı devreye girer. Bu, en çok tarikatlarda şeyhlerin; akıllı olduğu, en iyi düşündükleri, doğru akıl yürüttüğü, İslâm’ı en iyi onların bildiği, müritlerini cennete onların koyacağı, şeyhlerin veya hoca efendilerin şefaat edeceği, "şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır” anlayışı, şeyh ne derse o olur, şeyh hata yapmaz, "şeyh uçmaz, mürid uçurur” fikri…üzerinde durulur. Kendisi okumayıp başkalarının okuması, kitap okumak lüks ve israf, kitaba para verilir mi? zihniyeti.

Kiralık akıl sahipleri; "git şunu söyle, ona sor bakayım o ne diyor, gerçekten de doğru söylüyor, o büyük, her şeyi iyi bilir, atalarımdan böyle gördüm veya böyle gördük” sözleri yaygındır. Kiralık akılda; kimse kendi aklını kullanmaz. Emanet akıl devreye girer, hata yapmaktan korkar, hatanın büyük bir suç ve hata yapanın büyük bir suçlu olduğu fikri yaygındır.

Kiralık akıl sahipleri; düşünmedikleri, akıllarını kullanmadıkları için herkesten şüphe eder, herkesi suçlu görür, hiçbir iş beceremezler. Durmadan; suçlu, günahkâr ve lekeli insan üretirler, her olayın altından bir anlam çıkarırlar, meselelere objektif yaklaşamazlar.

Kiralık akılda; halkın dini, Hak dinin yerine geçer, gelenekler din olur, hurafeler, batıl inanışlar, Kur’an’ın emir ve yasaklarının önünde yer alır. Kiralık akıl sahipleri; kendi hatalarını göremez, empati kuramaz, başkalarını sevemez, sevmek veya nefret; başkalarının iki dudağı arasından çıkacak söze bağlı.

Kiralık akılda; din en iyi istismar aracıdır. Fakire yardım ederken, kadınları kullanmak, onların cinsiyetinden yararlanmak, reklam aracı olarak kabul etmek, kadınlara ve fakir insanlara köle muamelesi yapmak en başta gelen bir unsurdur.

Akıllarını kiraya verenler; ibadetlerini gösteriş için yaparlar. Zekatlarını, sadakalarını, yardımlarını, "ne çok zekat veriyor, sadaka veriyor, hayır yapıyor, ne kadar da hayırsever, ön safta namaz kılıyor, elinden tespih hiç düşmüyor…” desinler içindedir.

Kiralık akıllılar; "el alem ne der”, "bir gören olursa”, "komşuya ayıp olur”, "babam darılır, annem küser, kardeşim konuşmaz”, "fitneyi uyandırma”, "eski köye yeni adet getirme”, "gittiğin yer körse sen de gözünü kıypa bak”, "aman ha fikrini söyleme”, "suya sabuna dokunma”, "sesini çıkarma, hiçbir şeye karışma”, "altta kalanın canı çıksın”, "seni ilgilendirmez”, "sana ne”, "giden ağam gelen paşam”, "kavgayı aralama, aracı yer dayağı”, "bırak ne halleri varsa görsünler”, "kötülüğü gidermek sana mı kaldı?”, "kendi başını bağlayamaz gider gelin başı bağlar”, "kendisi muhtaç bir gede nerde kaldı başkasına himmet ede”, "kendini düşün başkaları seni düşünüyor mu?”… sözünü sık sık söylerler.

Aklını kiraya verenler; Kur’anı süs olarak yükseklere koyarlar, ne okurlar, ne okuturlar ne de okuduklarını anlarlar. Kur’anın, "düşünmez misiniz? Akıl etmez misiniz? Tefekkür etmez misiniz?” ifadelerini görmezler veya görmezden gelirler. Kiralık akıllılar, kafalarını çalıştırmaz, beyinleri bir aksesuar olarak kafalarının içinde gizli kalır ve paslanır. Akıllarını kiraya verenler; olaylardan ibret almaz, meselelere boş gözlerle bakar, her şeyin altında çapanoğlu arar, affedici değillerdir, kendi kendileriyle kavgalıdırlar.