SON DAKİKA
Kazım ÖZTÜRK
Aklı Terletme Zamanı
20 Nisan 2017, Perşembe
Düşüncenin, fikir üretmenin, aklı terletmenin, çalışmanın, sabrın, tevekkülün, okumanın, inancın, ibadetin, ahlakın, mutluluğun, kederin, sevginin, gözyaşının, ölümün...Vatanı, cinsiyeti, ırkı, ülkesi, rengi, saati, yaşı, coğrafyası yoktur.

Kutlu doğum haftasındayız! Bu hafta içinde, Hz. Peygamberimizin hayatından çeşitli örnekler anlatılacak. O sevgililer sevgilisinin; alçak gönüllülüğü, cömertliği, insan sevgisi, kadına ve çocuğa yaklaşımı, devlet başkanlığında uyguladığı ince siyaset, iki yüzlü tavır sergilemediği... konuları en ince detaylarıyla ele alınacak.

Hz. Muhammed (SAV)’in; herkes tarafından benimsenen hususiyeti neydi? "Muhammed’ü-l Emin” oluşu değil mi? Müşrikler, her şeyi söylüyorlardı ama; "yalancı, dürüst değil” diyemiyorlardı! Bunun için mallarını, en kıymetli hazinelerini bile teslim etmekten çekinmiyorlardı! İnanç konusunda savaşa giriyorlar ama emin oluş noktasında tek referans Hz. Peygamberdi! 

Bunu niçin söylüyorum? O, bizim için bir örnek, bizim için bir yol gösterici değil mi? Tabii; "inandık, Müslüman’ız” diyorsak. Lafla Müslümanlık olur mu? Her türlü; inanca, Kur’ana aykırı, Allah’ın ve resulünün hoşuna gitmeyen işler yapacağız, sonra; "elhamdülillah Müslüman’ım” diyeceğiz! İnsanlara şirin görünmek için; Allah’ı, Peygamberi, Kur’an’ı referans göstereceğiz fakat iş uygulamaya geldi mi yan çizeceğiz! 

İnsanlar nazarında en hassas nokta; "din ve dini değerlerdir”. Bunları kendi menfaatlerimize, kendi çıkarlarımıza kullanamayız. Kullandığımız zaman iflas bayrağını çekmiş, itibardan düşmüş oluruz. Zaman zaman böyle kaymalar, din kisvesi altında insanları kandırmalarla karşı karşıya kalabiliyoruz.

Makamını korumak için değil, doğruyu, doğru olduğu, herkese yarar sağladığı için söylemek ve uygulamak, "yalakalık” tabir edilen ve güne göre, duruma göre durum değiştiren insanlar topluma bir şey veremezler! Dik duran insanlar; herkese kucak açar. İşine geldiği gibi değil, asıl olması gerektiği gibi olur. Başkalarına yaranmak, şakşaktan zevk almak, iki yüzlülük yapmak, günü kurtarmaya çalışmak…şahsiyetli olanların özelliği olamaz.   

Demek ki; her şeyin başı; samimiyet, içten davranış – ikisine birden ameli Salih denir- içinde olmak önemlidir. Başkaları ne der? Değil, bizim gönlümüz ne der? Vicdan mahkememiz nasıl karar verir? Allah ne der? Diye kendimizi sorgulamamız ve otokontrole girmemiz şarttır. Gerisi laf ü güzaftır.      

Kur’an; "Müslümanlar ancak kardeştir, müslümanların arasını düzeltin”, "bir fasık haber getirdiği zaman araştırın”, "gıybet etmeyin, iftira atmayın, birbirinizin ayağını kaydırmayın….” Diyor. Biz ne yapıyoruz? 

Düşmanın hilelerini bildiğimiz, şeytanın aldatmasından haberdar olduğumuz halde onun kucağına oturuyor, ocağına odun taşıyoruz! Birbirimizi gammazlamaktan, birbirimizin boynunu vurmaktan zevk alıyoruz! "kahrolsun düşman” diyor, düşmanla işbirliği içine giriyoruz! Sevgili peygamberimiz; "kişinin namazı size aldatmasın” buyuruyor. Ama biz; namaz kılıyor, her yıl hacca gidiyor…” diyerek, uygulamalarına, insani ilişkilerine bakmadan körü körüne o kimselere iş, makam ve mevki teslim ediyoruz! 

Akıllı hareket etmez, ferasetli davranmazsak bindiğimiz vatan gemisinin batması haktır! Eğer Türkiye, ayaklarımızın altından kayar da, düşman eline geçerse yandığımızın resmidir! Akıllı olalım, Âdem’i ağlatmayalım, elimizdeki güzellikleri çirkinleştirmeyelim. Gül bahçesine kangal dikenleri dikmeyelim!       

Kur’an; Müslümanların ilkeler kitabıdır. Düşünmeye, fikir üretmeye, akıl yormaya yönelik ayetler, "temiz toplum oluşturmak ve adam olma”yı öne çıkaran ilahi fermanlarla doludur. 

Müslüman; düşünen, fikir üreten, beyni terleyen, dertli insandır. Toplumun derdi, Müslümanın derdidir. Toplumla ilgilenmeyen, olumsuzluklara ses çıkarmayan, olumlu olaylara ilgisiz kalan, bana neci tavırlar… müslümana yakışmaz. Kur’an, mıymıntı Müslüman istemez. İnceleyin peygamberlerin hayatını; hiçbirisi bir köşeye çekilip toplum meselelerine ilgisiz kalmamışlardır.