SON DAKİKA
İbrahim Arıcı
Neden Pahalı?
04 Şubat 2019, Pazartesi
Yaşı 40 ve üzeri olanlar yani bizim jenerasyon dahil eskiler iyi hatırlar. Domates, biber, salatalık, patlıcan, kabak vs. çarşıda pazarda görmez, almaz, yemez ve bilmezdik. Yaz sebze ve meyvesi farklı olur, kışın hasretini çeker, "ah olsa da yesek” dediğimizi çok hatırlarım. Sonradan yazı kışı kalmadı. Her pazarda domates, salatalık, patlıcanı görür olduk. Türkiye’de seracılık 30-35 yıldır büyük ivme kazandı. Seracılıkla birlikte yetiştirme dönemi uzatılarak, yıl içinde yetiştirilen kültür bitkisi sayısının artması yanında, belirli alanlardan yararlanma olanakları da arttı. Pazara sürekli mal çıkarma olanağı oluştu. Tarımsal işletmelerde iş görenlerin kış mevsiminde de iş yapabilme olanağı sağlandı. Seranın yapımı için gerekli olan çeşitli malların üretimi için yeni sanayi kollarının doğmasına neden oldu. Tüm bunlara bakında seracılığın ne denli önemli olduğunu görebiliyoruz. Özellikle Antalya ve Mersin illerimizde yoğun bir şekilde seracılık yapılmakta. İklim şartlarının en uygun olduğu bu illerimiz bunu fırsata çevirdi. Bununla birlikte kış aylarında ki sebze çeşitliliği de güzel oldu ancak bunun birde olumsuz yönleri var. Toplumun alışkanlıkları değişti. "Kışın domates mi yetişir canım” diyenler bugün "domates olmadan sofraya oturmam” demeye başladı. Toplum yaz kış demiyor patlıcanı, domatesi, salatalığı tüketmeye başladı. Tüm ülkemizde toprağa ne ekersek verim alacağımız dönemlerin haricinde belirli iklim ve seracılık yöntemiyle üretilen ürünlerin bu kadar pahalı olmasını sanki her dönem böyle bir artış oluyor gibi bir algı oluşturuluyor. Türkiye’nin her yerinde yaz dönemi yetişen domates, biber, patlıcan gibi sebzelerin kışın niye arttığını bilmeyenler yada bilip de işine gelmeyenler bağırıyor her yerde. Kısıtlı bölgelerde ki bu dönemde seracılığın %50 sinden fazlasını karşılayan Antalya’yı da vuran afetler nedeniyle bir çok sera alanında üretim yapılamadı. Durum böyleyken bakan beyin mevsimsel ürünleri tüketelim çağrısına tepki gösterenleri iyi niyetli göremiyorum. Yaz dönemi kar yiyelim derseniz zirveye çıkmak zorundasınız. Aşağıdan bakıp kar niye uzakta demenin lüzumu yok. Peki ne yapabiliriz? Bu durumda önümüzdeki süreçte seracılığa daha da önem verilebilir. Seracılıkta ön önemli faktör enerji. Sıcak su seracılıkta en önemli giderlerden biri. Örneğin; Ilgın gibi, Seydişehir gibi, merkeze daha yakın İsmil gibi termal suyun bulunduğu ve termal seracılığa uygun bölgelerimizde seracılık yapılabilir. Bu anlamda halihazırda yapılan bir çalışma yok. Özellikle Seydişehir ve Ilgın belediye başkanlarımızla da görüştüm. Her iki ilçemizde de böyle bir altyapının olduğu, görüşmelerin yapıldığı ve önümüzdeki süreçlerde termal seracılığın başlaması için çalışmaların devam ettiğini söylediler. Konya’da böyle bir potansiyel varken sadece birkaç ilde yapılan seracılıktan gelecek ürünlere bakacak olursak her kış döneminde bu sorunları yaşamaya devam edeceğiz. Termal suda çok zengin bir ülkeyiz ancak en büyük dezavantajınız bu zenginliğimizi kullanamamak. Tarım bakanlığımız bu anlamda teşvik edecek projeler üretmeli. Yatırımcıların önü açılmalı, teşvikler verilmeli. Böylelikle hem seracılık yaygınlaşır, hem kış döneminde ekonomik bir girdi sağlanır, hem de olumsuzluk yaşayan bölgelere alternatif bölgeler oluşturulur. Yoksa her kış "neden pahalı” tartışmalarını yapmaya devam ederiz. Eyvallah…