SON DAKİKA
Uzm. Cemil Paslı
Akıl ve melek mi/Nefis ve şeytan mı?
05 Ağustos 2019, Pazartesi
Rabbimiz her insanı bir önce bir bilgisayar gibi dizayn etti.

Kişiye(nefse) ve onu şekillendirene/Ve nefsin vemâ sevvâhâ. Şems, 91/7.

Sonra kişinin(nefsin) tercihine bırakılmış 2 program yükledi.

Sonra da ona iyilik(takva) ve kötülük(fücur) kabiliyeti ilham edene and olsun ki/Fe-elhemehâ fucûrahâ ve takvâhâ. Şems, 91/8.

Bu tercihleri yaparken Rabbimizin tavsiyesi iyilik(takva) programının tercih edilmesi, kötülük(fücur) programının tercihi durumunda ise tövbe ile derhal temizlenip fabrika ayarlarına dönülmesi.

Muhakkak (isyan ve günah kirlerinden) temizlenen nefis kurtulmuştur/Kad efleha men zekkâhâ. Şems, 91/9.

Rabbinin ısrarlı emirlerine rağmen iyilik(takva) programını seçmeyip, kötülük(takva) programını seçen ve tövbe ile temizlenmeyen kullar ise dünya/ahiret helak olanlardan olmuşlardır.

Onu (isyan ve günahla) kötülüğe gömen ise mahvolmuştur/Ve kad ḣâbe men dessâhâ. Şems, 91/10.

Peki iyilik(takva) veya kötülük(fücur) programını nasıl tercih ediliyor?

İnsanda akıl ve melek iyilik(takva) tercihi için çabalarken, nefis ve şeytan kötülük(fücur) tercihi için gayret gösteriyor.

‘’Melekle akıl, aynı yaratılıştadır; hikmeti var da iki suret oldu.

Melek, kuş gibi kanatlı olmuş; akıl kanadı bırakmış, nura bürünmüştür.

Hülasa ikisinin de manası aynı olduğundan, ikisinin de hakikati bir olduğundan o iki güzel, birbirlerine arka olmuşlar, birbirlerine yardımcı kesilmişlerdir.

Melek de Hakk’ı bulmuştur akıl da. Her ikisi de Adem’e yardımda bulunmuş her ikisi de Adem’e secde etmiştir.

Nefisle şeytansa ezelden bir olduğundan Adem’e düşmandırlar, o an haset edip dururlar.

Adem’i bedenden ibaret gören, ondan kaçmış, ona secde etmemiştir. Fakat onu emniyete olmuş bir nur olarak gören, karşısında eğildi, secde etti.

Melekle aklın...O ikisinin gözleri, Adem’i görüp nurlandı.

Şeytanla nefsin...Bu ikisinin gözleri, Adem’i ancak toprak olarak gördü.’’

M. C. Rumi, Mesnevi, 3/3193-3199.

Bizim bütün gücümüzle akla ve meleğe tabii olmamız gerekiyor.

‘’İhtiyar, akıl ihtiyarıdır oğlum!

Saçın sakalın ağarmasıyla adam adam olmaz.

İblisten daha ihtiyar kim var?

Fakat değil mi ki aklı yok, hiçbir şeye yaramaz.

Çalış çabala da akıl ve din piri ol!

Bu suretle akl-ı külli gibi iç alemini gör!’’

M. C. Rumi, Mesnevi, 4/2163, 2164, 2178.

‘’Peygamber ne güzel söyledi:

Bir zerre aklın oruçtan da yeğdir, namazdan da.

Çünkü aklın, cevherdir; bu ikisiyse araz.

Bu ikisi, namaz ve oruç, aklın tam olmasıyla farz olur.

Bu suretle de o aynanın cilalanması, ibadetle gönlün arınması mümkün olur.’’

M. C. Rumi, Mesnevi, 5/454 ,457.

‘’Mizaç ve tabiatı bozuk ve hasta olan kişi, kimsenin İYİ olmamasını ister.

Şeytan gibi HASETÇİ değilsen DAVA kapısını bırak da VEFA kapısına gel!

Madem ki vefan yok, bari söyleme!

Çünkü SÖZÜN çoğu BİZLİK BENLİK davasıdır.

Kim isyan ederse şeytan olur, İYİLERİN DEVLETİNE hased eder.’’

M. C. Rumi, Mesnevi, 5/1172-1174,1180.

‘’Bizim gönlümüzde lalelik var, gül bahçesi var.

Orada solmanın, perişan olmanın yolu yok!

Daima terütazeyiz, daima genciz, latifiz.

Daima güzeliz, tatlıyız, daima gülüp durmadayız, zarifiz!’’

M. C. Rumi, Mesnevi, 3/2935-2937.

Akıl ve meleğe tabii olup iyilik(takva) tercihleriyle Kainatın Halifeliği görevinin gereğini yapıp, meleklerin gıpta ettiği, dünya ve ahiretini cennete çeviren kerim kullara selam olsun!

Nefis ve şeytana uyup kötülüğü(fücuru) seçip dünya ve ahiretini cehenneme çeviren Kainatın Halifeliği makamından hayvandan daha aşağıya yuvarlanan zavallılara yazıklar olsun!