SON DAKİKA
Recep ÖĞÜTÇÜ
Adab-ı Muaşeret Dersi Üzerine
09 Ağustos 2017, Çarşamba
Bir milleti uçuran da düşüren de eğitim sistemidir. Muasır medeniyet seviyesine çıkaran basamakların adıdır eğitim. En verimli ve en uzun vadeli yatırım eğitim sistemine yani insana yapılan yatırımdır.  Eğitim sistemine yatırımdan sadece altyapı hizmetini, okul binalarının modernleşmesini anlamıyoruz. Öğretmene ve öğrenciye yapılan, bizzat insan odaklı yatırımı kastediyoruz.  Derler ya; bir yılı planlıyorsan pirinç ek, on yılı planlıyorsan ağaç dik, yüzyılları planlıyorsan insan yetiştir.  Evet, eğitim ve öğretim sisteminin üç ayağı vardır: Altyapı, içerik ve insan. Altyapı okul binalarıdır ve laboratuvarlardır ve bunların içlerinin donatılması, modern aletlerin alınması ve kullanılmasıdır. İçerikten kastımız müfredattır, derslerdeki öncelik ve muhtevadır, öğretimle eğitimin paralel verilmesidir.  İnsan dediğimiz de öğretmen ve öğrenci akla gelir. Hazırlanan altyapıyı, binaları, laboratuvarları, alet- edevatı kullanacak olan insandır. Bir bıçak iyi insan elinde olursa salata yapar, et doğrar, ağaçlardan sanat eserleri vücuda getirir. Bıçak kötü ellerde olursa, insan canına kasteder, cinayet işler, yaralama yapar, korku salar. İşte okul binaları da öyledir. İçlerinde kaliteli, marifetli, kabiliyetli, donanımlı öğretmenler olursa kaliteli öğrenciler yetişir, dersler kaynatılmaz, o çocuklardan bilim adamları, yüksek mühendisler, milletine tepeden bakmayan bürokratlar, şifa dağıtan doktorlar, hülasa sanat şaheserleri yetişir.  Kötü binalar içinde kaliteli (keyfiyetli-donanımlı) öğretmenler eliyle kaliteli eğitim ve öğretim yapılabilir ama kaliteli binalarda kalitesiz öğretmenler olursa kaliteli eğitim ve öğretim yapılamaz. Elbette altyapı, eğitim ve öğretimin kalitesine hizmet eder, ama altyapı tek başına kalite değildir. Kaliteyi olumlu yönde direk etkileyen öğretmen ve müfredattır. Sağlam karakterli ve ruh sağlığı yerinde nesiller, ancak donanımlı, milli ve manevi değerlerle mücehhez öğretmenlerin elinden yetişir. Öğretmenler de eğitimi ağır basan bir müfredata ihtiyaç duyar.  Evet, bu girizgahtan sonra konuyu eğitim ağırlıklı müfredata getireceğim. Sık sık yazdığım bir konuya tekrar dikkat çekeceğim. Her zaman söylerim; eğitimsiz bir öğretimden caniler, hırsızlar ve teröristler de çıkmıştır. Nitekim PKK ve FETÖ terör örgütlerinin elemanlarının çoğunluğu okumuş, diploma sahibi insanlardır. Ama o bilgi ve diploma onları sadece şeytanlığa yöneltmiştir. Çünkü bilgi şeytanda da vardı, ama o bilgisi onu kibre sürükledi, o yüzden Allah’ın huzurundan ve cennetten kovuldu, lanetlendi. Çünkü şeytan da saygısızdı, arsızdı, kibirliydi, nankördü. 15 Temmuzda gördük ki, bizim bir kısım bürokratlarımızda ve memurlarımızda şeytanın özellikleri söz konusu. Eğitim sistemimiz az da olsa bir kısım kitap yüklü merkepler de çıkarmış, üretmiş. 15 Temmuz darbe teşebbüsünde bulunan elli kanlı caniler bizim eğitim sistemimizin mahsulü. Pekiyi ne yapmak gerekir?  Öğretimin yanında eğitime de ağırlık verilmeli, nazik, kibar, karıncayı incitmeyen, gönül kırmayan, güler yüzlü, hasbi nesiller yetiştirmeliyiz. Büyüklerini görünce ayağa kalkan, otobüslerde yaşlı ve hamile kadınlara yer veren, misafiri seven, yaşlıya saygı duyan,  çocuklara şefkat gösteren, yemeği sağ eliyle yiyen, şükreden, vefa gösteren, yalandan, iftiradan, takiyyeden kaçınan, olduğu gibi görünen, öğretmeninin önünden geçmeyen, "bana bir harf öğretenin kölesi olurum” diyen nesiller yetiştirmeliyiz. Bunun için de okullarımızda tekrar tekrar okutulan "Adab-ı Muaşeret” (Görgü Kuralları) dersi olmalı, eski İstanbul Beyefendilerini tekrar yetiştirmeliyiz.  Evet, bugün okullarımızda yetişen gençler büyüklerini saymıyor, öğretmeniyle birlikte sigara içebiliyor, büyüklerin karşısında ayak ayak üstünde oturuyor, otobüste hamile kadına, yaşlı insana yer vermiyor, yoldan geçemeyen engelliyi görmezden geliyor, anne- babasını bakımevine koymaktan utanmıyor. Yeni nesil küfürbaz, kaba, saygısız ve arsız. Eğitim seviyesi yükseldikçe ahlak daha çok dibe vuruyor, aile içi şiddet ve boşanmalar artıyor. Halbuki atalarımızın sözü vardır, "meyveli ağaç dik durmaz” diye.  Geçen hafta MHP İstanbul Milletvekilimiz Sayın Arzu Erdem Hanımefendi, Milli Eğitim Temel kanununa eklenmek üzere TBMM’e bir önerge verdi, okullarımızda Adab-ı Muaşeret dersi okutulsun dedi. Benim yıllardan beri düşündüğüm, zaman zaman yazıp söylediğim duygularıma adeta tercüman oldu. Teşekkürler Sayın Vekilim. Ak Partili milletvekillerimizin de bu önergeye destek vereceklerini umarım. Çünkü aynı kervanda, aynı gemide birlikteyiz, aynı davanın yolcularıyız, aynı duyguları  taşıyoruz, milletin bekası için biriz, beraberiz. Çocuklarımıza kazandıracağımız eğitim, ahlak ve görgü kuralları milletimizin birlik ve bütünlüğüne, bekasına ve saadetine hizmet edecektir.