SON DAKİKA
Recep ÖĞÜTÇÜ
NANKÖRLÜK VE MÜSRİFLİK
14 Kasım 2019, Perşembe
Son yıllarda toplum olarak iki hastalığa yakalandık: Nankörlük ve müsriflik. Bu iki hastalığımıza çare bulabilirsek, Allah’ın izniyle önümüz açık. Ülke olarak ve millet olarak bizi kimse alt edemez, kimse bölemez, kimse birliğimizi ve dirliğimizi bozamaz, gücümüze zarar veremez. Çünkü nankörlük ve müsriflik olmazsa yardımlaşma ve dayanışma olur, nimetlere şükür olur, çalışma ve gayet olur, birbirini sayma, sevme ve kardeşlik olur, ülke kaynaklarının kıymetini bilme ve yerinde kullanma olur, en önemlisi de Rabbimiz rahmetini bol yağdırır, bizleri arızi ve semavi afetlerden korur.Nankörlük, ekmeksizlik demektir, elinden yeyip dirseğinden kapmak, parmağından ısırmak demektir. Nankörlük, nimetinin sahibini tanımamak ve ona küfran-ı nimet etmektir. Nankörlüğün bir manası da küfürdür, inkardır, tohumun üzerini örtmek ve hakkı ve hakikati görmemek ve görmezden gelmek demektir.Bugün baktığımızda etrafımızda nankörden ve müsriften geçilmiyor. Bundan yirmi yıl öncesine göre düşündüğümüzde şükredecek çok sebebimiz var. Son model arabalarımız, sarayları aratmayan evlerimiz, asfalt ve duble yollarımız, cennet misali bahçelerimiz, hayatımızı kolaylaştıran her türlü ev aletlerimiz, beyaz eşyalarımız, milyarlık cep telefonlarımız olduğu halde hala gözümüz ve gönlümüz aç, hala bir doyumsuzluk içindeyiz. Mazot kuyruklarını, çay ve sigaranın saklandığı günleri çabuk unuttuk. Kırklı yıllardaki karne ile ekmek aldığımız günleri hiç hatırlayan yok. Kağnıyla ve öküzle saman- sap çektiğimiz, eşek ve atlarla yük çektiğimiz, çamurlu -taşlı sokaklarda bata -çıka yürüdüğümüz günler belki otuz yıl geride kaldı. Evlerimizde tezek yaktığımız, odun ve kömür alamadığımız günleri unuttuk. Bugün ilçelerde bile doğalgazlı- kaloriferli evlerde oturuyoruz, neredeyse sobalı evler sadece köy ve kasabalarımızda kaldı. Bu memlekette bundan yirmi yıl evvel iki milyon emekli varken, bugün on iki milyon emekliye devletimiz maaş veriyor. Yaşlıya, engelliye daha iyi bakılıyor, her köşeye rehabilitasyon merkezleri, özel bakım evleri açıldı, devlet buralara milyarlarca ödemeler yapıyor. Artık insanımız daha değerli, engellimiz ve yaşlımız daha bakımlı, çocuklarımız daha iyi eğitim alıyor, işçimiz daha iyi şartlarda çalışıyor ve sosyal güvencelere sahip. Artık yamalı elbiselerimiz yok, eski elbiselerimiz de eskici pazarlarında değerlendirilmiyor ve çöpe atıyoruz. Daha yirmi yıllık evlerimizi yıkıp depreme dayanıklı yapıyoruz. Tarımda insanlar artık kol gücüyle çalışmıyor, makinalı tarıma geçtik, en modern araçlarda tarım yapıyoruz. Belki bu yüzden bir kısım insanımız işsiz kaldı. Bütün bu rahatlık ve varlık bizi maalesef israfa sürükledi, müsrif yaptı. Halbuki Peygamberimiz, "Irmak kenarında bile abdest alsanız suyu israf etmeyin” buyurur.Evet, israf ikinci büyük hastalığımız. Evlerimizde, pansiyonlarda, okullarda, otellerde, askeri kışlalarda ve düğünlerde çöpe giden yemek ve ekmeklerle bu Türkiye iki Türkiye daha besler. Birileri kuru ekmeğe katık bulup yiyemezken, birileri de o pahalı etli yemekleri çöpe döküyor. Bütün bütün ekmekler çöpte bulunuyor. Para etmez diye tembelliğimizden toplanmayan ve satılamayan meyveler ve sebzeler tarlada veya depolarda çürüyor. Evlerimizin eşyaları her yıl yenileniyor, daha modernleri alınıyor, eskileri hurdacılar götürüyor.Sayın Cumhurbaşkanımızın Muhterem eşi Emine Erdoğan Hanımefendi, sağ olsun bu israf konusuna el attı ve sıfır atık projesiyle devlet dairelerinden başlamak üzere bütün Türkiye’de çöplerin ayrıştırılarak geri dönüşüm çalışmasını başlattı. Memleket sathına hızla yayılıyor. Yemek atıkları gübre olurken, plastikler, kağıtlar, metaller ve camlar ayrı ayrı toplanarak sanayide değerlendiriliyor. Birçok devlet kurumuna artık çöp arabaları girmiyor. İşte bu duyarlılık bütün Türkiye’ye yayılmalı, buradan elde edilecek kaynaklarla birçok yaramız sarılmalıdır. Evet, "sıfır atık” projesiyle bir taşla birkaç kuş vuruyoruz: Çevre kirliliği önleniyor, sağlıklı bir çevrede yaşayacağız, nesillerimiz bizden şikayetçi olmayacak. Sanayiye hammadde sağlanıyor, hammadde ithalatımız azalıyor. Kaynaklarımız, ormanlarımız ve diğer zenginliklerimiz heba edilmiyor.Sonuç olarak, Cenabı Hak yarattığı varlıklara yetecek kadar nimet ve rızık yaratmış, dünyada hiçbir şey eksik veya fazla değil. Bu ekolojik dengeyi bozan bizleriz. Bu dengeyi bozan, karada ve denizde fesat çıkaran biz insanlarız. Denizi ve havayı kirleten ve ozon tabakasın delen biz özensiz kullarız. Zengin, israf etmese ve zekatını ve sadakasını tam verse, paylaşmayı bilse, fakir sabır ve kanaat etse, aç-göz ve nankör olmasa, herkes nimetin sahibine teşekkür etmesini bilse, bu ülkede herkes insanca ve müreffeh yaşar. Kimse açlıktan ölmez, kimse yokluktan intihar etmez, kimse çok yiyip hastalanmaz, hastaneler ve hapishaneler dolmaz, adliyeye ve polise iş kalmaz.Evet, giderek nankörleşiyoruz, üstümüzde hakkı olanlara bir teşekkürü esirgiyoruz. Evlat babasının elinden yer dirseğinden ısırır, işçi patronunun elinden yer dirseğinde ısırır, tersine patron işçisini köle gibi kullanır hakkını vermez. Bir kısım vatandaş devletin her türlü nimetinden faydalanır, bölücülere ve teröre destek verir. Çiftçi ektiğini sele ve yele kaptırır, devlete öfkelenir, Rabbin bir imtihanı diye düşünmez. Hiç birimiz başımıza gelen musibetler, kendi günahımız, nankörlüğümüz, şükürsüzlüğümüz yüzünden demeyiz, kendimize suç bulmayız. Halbuki Rabbimiz, "Sizden birinize bir musibet gelirse kendi kazandıklarınız ve günahlarınız yüzündendir, Allah çoğunu da affeder” buyurur. Nimetin sahibi belli, Allah, önce ona teşekkür etmeyi bileceğiz. Malımızdan fakirin zekat hakkını ayıracağız, nimeti hor kullanmayacağız, kimseyi hakir görüp kibre kapılmayacağız ve yaşamımızda lükse kaçmayacağız. İsrafın birçok çeşidi vardır: Mal israfı, can ve sağlık israfı, zaman israfı, toprak israfı bunlardan bazıları. Çöpe atılan yemekler mal israfı, kötü alışkanlıklar can israfı, televizyon karşısında geçirdiğimiz ve telefonda dedikodu yaptığımız vakitler zaman israfı, betonlaştırdığımız tarım arazileri toprak israfıdır. Bütün bu israfların önüne geçebilirsek Rabbimiz de rahmetini esirgemeyecektir.