SON DAKİKA
Recep ÖĞÜTÇÜ
İki Yeni Okul Ve Milli Eğitim Politikamız
13 Eylül 2017, Çarşamba
AK Parti hükümetleri Milli Eğitime her zamankinden fazla kaynak aktarmış, yeni binalar yaparken, binaların içini en modern alet -edevatla, laboratuvar ve akıllı tahtalarla donatmıştır. Öğretmen sayımız bir milyona dayanmıştır. Bugün okullarımız daha moderndir, daha rahattır, sıralarıyla, akıllı tahtalarıyla, spor salonlarıyla, kütüphaneleriyle daha caziptir. Okul bahçeleri hafta sonları halka açılmıştır, yaz tatillerinde okullar dini ve sanatsal anlamda destek eğitime devam etmektedir. Yaz tatillerinde KOMEK adı altında belediyelerimiz olsun, Diyanetimiz olsun okullarımızın altyapısından faydalanabilmektedir.

Her yıl yeni okullar yapılmakta, yeni temeller atılmaktadır. Bunların bir kısmını hayırseverlerimiz yaptırırken, okul için arsalar bağışlanırken, bir kısmı da bizzat bütçeden ayrılan kaynaklarla yapılmaktadır. Yeni dersliklerle ikili eğitim neredeyse sona ermiştir.

Birisi merkezi bütçeden, birisi de bir kuruluşumuz tarafından yaptırılarak Çumra ilçemiz iki okula daha kavuşmuştur. İkisi de yirmi dört derslikli okulun birisi lise, birisi de imam- hatip ortaokuludur. Çaybaşı mahallesine yapılan bu iki okulun yanı başında Kız İmam Hatip Lisemiz, Erkek İmam-Hatip Lisemiz, Endüstri Meslek Lisemiz ve Anadolu Lisemiz de vardır. Dolayısıyla o bölgede sanki bir liseler kampüsü oluşmuştur.

Bütün bunlar güzel gelişmeler, devletimiz ve hükümetimiz adına övündüğümüz yatırımlar. Milli Eğimde her türlü altyapıyı yaptık, bilgisayarlı- akıllı tahtalı eğitime geçtik, altmış kişilik sınıflardan otuz kişilik sınıflara indik, büyük oranda ikili eğitimden tekli eğitime geçtik, on iki yıllık kademeli zorunlu eğitime başladık. Ama aynı başarıyı eğitimin kalitesinde, içerikte ve müfredatta gösteremedik, derslerin içini dolduramadık, sınavlarda başarıyı yükseltemedik, ahlaki çöküntünün önüne geçemedik.

Bu eğitim ve öğretim yılında (2017-2018) birinci, beşinci ve dokuzuncu sınıflarda yeni müfredat uygulanacak.

geç kalınmış bir uygulama. Bu değişimi daha Ak Parti ilk iktidara geldiği dönemlerde yapmalıydı. Anlıyorum belki o gün konjonktür müsait değildi, bu günlere bırakıldı. Geç olsun da güç olmasın diyoruz. 28 Şubat döneminde bir nesil heba oldu, yeni bir nesil daha heba olmasın. İletişimin bu kadar yaygın ve kolay olduğu bir dönemde ahlaki erozyonun önlenmesi için milli eğitimde milli ve manevi değerleri önceleyen bir müfredatın okutulmasını elzem görüyorum. Gereksiz birçok dersin seçmeli olmasını, matematik ve fen derslerinde mühendisleri ilgilendiren birçok konunun kaldırılmasını, içeriği yakın derslerin birleştirilmesini ve ders saatlerinin kısaltılmasını önemsiyorum. Bu konuda kafa yoran milli eğitim bürokratlarını, eğitim uzmanlarımızı, siyasilerimizi kutluyorum.
Burada bir öneri de ben sunmak istiyorum: Aile kurumunun temelini güçlendiren derslerin her kademede okutulmasını, ayrıca toplum içinde davranış kuralları dediğimiz "adab-ı muaşeret” dersinin ahlak dersleri içinde verilmesini istiyorum. Gençlerimiz edep ve terbiyesini, büyüklerine saygısını, yaşlıya ve engelliye merhametini kaybetmesin. Bizi biz yapan, bizi farklı bir millet olarak tutan değerlerimiz gençliğimize kazandırılsın. Aksi halde öğretmenini saymayan, saygısız ve arsız bir nesil geliyor. Öğretim ve eğitim at başı gitmelidir. Çocuklarımızı ezberci, imtihanlara endeksli kitap yüklü merkepler yapmayım. Öğretmenlerimiz daha donanımlı, etkin ve yetkili olsun, öğrenciyi sınıfta koyabilsin. Gençliğimize kabiliyetlerini keşfeden ve erdemli olmayı öne çıkaran bir eğitim verelim. İçi merhamet dolu, yardımsever, hoşgörülü, karşısındakini dinleyen, farklı görüşlere saygı duyan, ırkçılık yapmayan ve mezhep ayrımı gözetmeyen bir neslin geleceğimize hakim olması için şimdiden tedbirler almalıyız. Burada devlete ve hükümete görev düştüğü kadar sivil toplum örgütlerine, cemaatlere, medya sektörüne de görev düşüyor.