SON DAKİKA
Recep ÖĞÜTÇÜ
CHP Hiç Değişmedi, Değişmez
06 Kasım 2018, Salı
Mahalli idare seçimlerine doğru yaklaşıyoruz. Partileri aday belirleme telaşı sardı. Her parti halkın önüne en ideal adayla çıkmak istiyor. Parti yönetimleri biliyor ki, bizim insanımız mahalli seçimlerde oy verirken ağırlıkta partiyi öne alır ama belediye başkan adayının kimliğine ve kişiliğine de bakar. Onun için adaylarda tanınmışlık, mutevazılık, vizyon ve tecrübe aranacak. İki ay (Kasım-Aralık) içinde, yılsonuna kadar kesin adaylar belli olacak ve birinci aydan itibaren seçim ziyaretleri başlayacak. Adaylar mahalle, mahalle, sokak sokak, gezecekler, kapımızı çalacaklar, projelerini anlatacaklar, dertlerimizi dinleyecekler, oyumuzu isteyecekler. Bugüne kadar her önümüze konan sandıkta hep vefamızı gösterdik, bize hizmet edenleri ödüllendirdik, hizmet etmeyenleri de cezalandırdık.

Bu milletin tokadını yiyen bir daha iflah olmadı, olmaz. Bu millet 1950’de yirmi yedi yıldır iktidarda olan CHP’ye bir tokat vurdu, hâlâ o tokadın acısını CHP yanağında hissediyor, hâlâ CHP o eski baskıcı, halka tepeden bakan, inançlara saygısız parti olarak bilinir. CHP’nin tek parti döneminden sonraki yöneticileri de bu algıyı değiştirmedi, böyle bir gayretin içinde olmadı, CHP’ler hep geçmişine sahip çıktı, özeleştiride bulunamadı CHP elitleri. Bu algının bundan böyle değişeceğinin emareleri de görünmüyor.

Evet, CHP, bütün enerjisini üç büyük şehri almak için harcayacak. Çünkü üç büyük şehri almak, yıllardır iktidar nimetlerinden mahrum kalan seçmenlerine büyük bir moral-motivasyon olacak, ümit verecek ve hükumet partisini mecalsiz bırakacak. Dolayısıyla sağdan da oy alabilecek adayları tercih edecek. İktidar partisi Ak Parti de aynı taktiği izleyecek, kucaklayıcı adayları öne çıkaracak. Sanıyoruz bu belediye seçimlerinde sağdan sola, soldan sağa savrulmalar yaşanacak, partiler birbirinden aday çalma yarışına girecekler. Bu halk da kimliğini, kişiliğini başkanlık uğruna satanlara iyi gözle bakmaz, bakmayacak.

Peygamberimiz (sav), "Müslüman bir delikten iki defa ısırılmaz” buyurur. Atalar, "Dirgeni yiyen sıpa, bir daha varır mı sapa” derler. Bu millet geçmişte CHP den çok çekti, bugün de hiç inandırıcı bulmuyor. Bu milletin kız çocuklarına başörtüyü çok gören, bunun için yıllarca Anayasa Mahkemesinin eşiğini aşındıran, irtica geliyor diye yaygaralar koparan, askeri sürekli darbeye çağıran, cumhuriyet mitingleriyle koca koca rektörleri ve allı-şanlı yargıçları sokaklara döken CHP değil mi?

Bu milletin yüzde 65-70’i bugüne kadar hep sağ siyasetçilere oyunu verdi. 1950’den bu tarafa bir dönem Ecevit dışında CHP hiçbir zaman %40 oy almamıştır. Hele son yıllarda yüzde otuzu hiç geçmemiştir. Bu millet kolay kolay sevdiği siyasetçiyi terk etmez, sevdiği partisinden vazgeçmez. 2002 yılında AK Partiyi tek başına iktidara getirmişse, DYP ve MHP gibi eski partileri Meclis dışı bırakmışsa, sevdiği siyasetçileri cezalandırmışsa, kabahat bu milletin değil, yine siyasetçilerindir. Dünyada krizin olmadığı yıllarda ülkeyi krize götürdüler. Bunun sebebi de CHP olmuştur. CHP ile ortaklık kuran sağ partileri bu millet cezalandırmıştır. Tıpkı 1974-75’te Ecevit’le koalisyon kuran Milli Selamet Partisini cezalandırdığı gibi.

Çok şükür, bir fincan kahvenin kırk yıl hatırını bilenlerdeniz; sevdiğimiz siyasetçilerin küçük hatalarını görüp iyiliklerini unutanlardan, vefasızlardan, bindiği dalı kesenlerden, yediği tekneye tükürenlerden değiliz. Rehberimizi kargalardan seçmedik, güzel koku satanlarla gezdik, güzel kokular sindi üzerimize.

Evet, on altı yıllık iktidar partisi bu millete çok şey kazandırmıştır. Doksan beş yıldır görmediğimiz hizmetlere bu dönemde şahit olduk. Çevre ülkelerdeki krizlere, savaşlara, içimizdeki hainlerin ve terör örgütlerinin zulümlerine, darbe teşebbüslerine rağmen dimdik ayakta durduk, huzuru ve sükuneti sağladık. Eğitimde, sağlıkta Avrupa standartlarını yakaladık. Hızlı ve hızlandırılmış trenlerle ve yirmi üç bin kilometreyi bulan duble yollarla, yeni hava limanlarıyla ulaşımda ileri ülkelerin seviyesine ulaştık. Her iki kişiden birinin evinin ününde arabası oldu. Seksen vilayet, yüzlerce ilçe doğalgaza kavuştu. Şehirlerin her sokağında süper marketler, avm’ler boy gösterdi. Ülke nüfusu kadar cep telefonu abonesi, onun yarısı kadar internet abonesi oldu. Okullarda öğrencilerin eline karşılıksız kitaplar ve tabletler verildi. Engelli, yaşlı ve diğer dezavantajlı kesimlerin yaşam standartları yükseldi, maaşları arttı ve bakım ücretleriyle desteklendi. Günlük dört doların altında geliri olan "çok yoksul” dediğimiz kesimin oranı yüzde birlere düştü.

Hakkaniyetle değerlendirebilirsek, Ak Parti iktidarlarının hatalarından çok sevabı olmuştur. Büyüklerimizin dediği gibi, hatasız kul olmaz, hatasız hükümet arayan hükümetsiz kalır. Elbette bu millet daha güzel hizmetlere layık. Daha güzel hizmet verebilecek bir hükümet veya ilk seçimde iktidara gelebilecek başka bir parti şu aşamada ufukta görünmüyor. Geçmişte iktidara gelen bugünkü muhalefet partileri hizmetleriyle değil, ülkeye verdikleri hezimetleriyle, krizleriyle anılıyor, biliniyor.

Geçmişte yaşadığımız krizler, karşılaştığımız anlamsız yasaklar, tartışmalar, cumhurbaşkanı seçimlerinde yapılan pazarlıklar, Başbakan-Cumhurbaşkanı çekişmeleri hiç aklımızdan çıkmaz, çıkmayacak. 2002’de iktidara taşıdığımız Ak Parti, ilk günkü şevkinden hiçbir şey kaybetmedi. Tüccarından emeklisine kadar, asgari ücretlisinden yeşil kartlısına kadar her kesim bu iktidardan fayda gördü, daha da görecek. Son günlerde iktidar partisinin sanayiciye, yatırımcıya ve çiftçiye yönelik teşvikleri, hibeleri, faizsiz ve düşük faizli kredileri ilgili kesimleri ziyadesiyle memnun etti. Umuyoruz ve bekliyoruz, bu millet nankör olmadı, olmayacak, yediği tekneye tükürmeyecek, vefasını gösterecek, AK Partiye bugüne kadar verdiği desteği AK Parti belediyelerine de verecek. Bu millet biliyor ki, bu ülkede iktidar partisinin belediyeleri daha çok hizmet üretmiş, merkezi idareyle daha uyumlu çalışarak daha çok yatırım yapmış, yatırım çekmiş ve kaynak bulmuştur.