SON DAKİKA
Recep ÖĞÜTÇÜ
Teşekkürler Sayın Bakan
01 Şubat 2019, Cuma
Eğitimle ilgili haberlere, seslere, bilgilere daha çok kulak kabartıyorum, eğitimin sorunlarıyla daha çok ilgileniyorum, eğitimin içini nasıl doldurabiliriz, ahlaklı, şuurlu ve kalifiye bir gençliği nasıl yetiştirebiliriz diye kafa yoruyorum. Çünkü bu ülkeyi ayağa kaldıracak da, ayakta tutacak da eğitimli, kültürlü ve şuurlu gençliktir. Eğitimli gençlikten murat, sadece kuru bilgi sahibi olan, sadece okuyup- yazan insan değil, inançlı, kültürel değerlerine bağlı, maziden güç alıp atiye güvenle bakan bir neslin yetişmesidir. Benim istediğim eğitimli nesil, ezberci ve taklitçi olmayacak, aklını kiraya vermeyecek, özgün düşünecek, fikir sahibi olacak, din sömürücülerine karşı dikkatli olacak, yeni fikirlere açık olacak, taassuba düşmeyecek, yorum yapabilecek, geçmişini iyi bilecek, geçmişi asla inkar etmeyecek, geçmişe de takılıp kalmayacak, geleceğin teknolojisine kafa yoracak, araştıracak, kendisinde asla bir kompleks duymayacak, kendisini batılıdan aşağı görmeyecek, "ben de yaparım, ben de üretirim, ben de icad ederim” diyecek, kendi inancını, dinini ve kültürünü en doğru görecek, en yüksekte tutacak ve o doğrultuda yaşayacak, başkalarına da tebliğ edecek ve örnek olacak. "Eğer inanıyorsanız üstünsünüz” düsturuna bağlı kalacak.

Evet, Milli Eğitim Bakanımız Sayın Ziya Selçuk, zaman zaman benim gönlümün tercümanı oluyor. Geçen yine bir televizyon konuşmasında, zorunlu on iki yıllık temel eğitimin bizim gibi gelişmekte olan ülkelere fazla olduğunu, bu kadar uzun bir temel eğitimin sadece iki ülkede bulunduğunu, bizim için temel zorunlu eğitimin sekiz- dokuz sene olmasının yeterli olduğunu söyledi. Bundan sonra gençler mesleğe yönelmeli ve uzmanlaşmalı dedi. Kaç defa yazdım, on iki yıllık zorunlu temel eğitimin son dört yılı, (üçüncü kademesi) yani lise kısmı zorunlu olmaktan çıkarılmalı ve muhayyer (seçmeli) olmalı, liselere devam etmek istemeyen öğrenciler belediye, halk eğitim veya çıraklık kurslarına devam etmeli ve bir meslek edinmeli diye hep iddia ettim. Sayın Bakanın dediği gibi, bu zorunlu on iki yıllık eğitim bize göre değil. Sanayici ve esnaf, eğitip çalıştıracak çırak ve kalfa bulamıyor. Tarımla uğraşan köylü tarlasında çalışacak insan bulamıyor, hayvan üreticisi çoban bulamıyor. Her öğrenci liseye devam etmek veya açık liseye devam etmek zorunda olduğu için belli yaşlara kadar gençlerin iş gücünden faydalanamıyoruz. Liseyi, özellikle genel liseleri bitiren gençler, tam bir becerisizler ve işsizler ordusu oluşturuyor. Ellerine kürek alıp inşaatta çalışamıyorlar, inşaattan ve tarımdan anlamıyorlar, sanayide ustalara eğilmiyorlar. Yaş on sekizi geçtiği için sanayi esnafına eğilmiyor, sabretmiyor bu gençler. Çünkü çıraklık yaşı 13-18 yaş arasıdır. Liseden sonra ilk yıl üniversiteyi kazanamayan öğrenciler, iki -üç yıl daha üniversiteyi kazanmak için özel kurslara devam ediyor, onu da kazanamayınca belediyelerin veya özel sektörün kapısında iş arıyor. Özel sektör ise mesleksiz olan bu gençleri istihdam etmek istemiyor. Anne babalar olarak "ne olacak bu geçliğin hali” diye kara kara düşünüyoruz.

Çözüm; temel zorunlu eğitimin azaltılması ve üçüncü kademede büyük çoğunluğun meslek kurslarına yönlendirilmesi ve bu meslek eğitiminin pratik olarak bizzat organize sanayilerinde veya sanayi sitelerinde verilmesidir. Köylerde tarım ve hayvancılık kursları düzenlenerek modern tarıma eleman yetiştirilmeli, böylece köylerde nüfus tutulmalıdır.

Evet, temel zorunlu eğitim 5+4 olmalı, daha sonraki eğitim süreci, gencin kabiliyeti ve isteği doğrultusunda devam etmeli. Öğrenci isterse din uzmanı olmak için imam hatip liselerinde ve ilahiyatta okusun, isterse meslek liselerinde okuyup sanayide kalfa ve usta olsun, isterse çıraklık kurslarına devam etsin, yine sanayide çırak, kalfa ve usta olarak çalışsın. Öğrenci çok zeki olur da üniversite eğitimi de almak isterse, Anadolu ve Fen liseleri gibi genel liselere devam etsin ve öğretmen, doktor, mühendis ve avukat olsun. İsterse sağlık liselerine devam etsin ve hastanelerde görev alsın. Dokuzuncu sınıfın sonunda okullarda komisyonlar kurularak öğrencinin durumu değerlendirilmeli, kabiliyeti ve başarısı doğrultusunda yönlendirilmeli. Köylerimizde yaşayıp lisede okumak istemeyen ve tarıma eğilimli bir öğrenciyi zorla lise eğitimi aldırmak insan doğasına ve ülke ihtiyaçlarına uygun değil.

Evet, çok şükür para tuzaklarından biri olan Temel Liseler ve özel yetiştirme kursları da kaldırılıyor. Özel okullara verilen destek de kademeli olarak kalkıyor. Buradaki boşluğu hafta sonundaki okul kursları ve halk eğitim kursları dolduracak. Artık velileri büyük bir soygundan ve masraftan kurtulacak, eğitim israfı sona erecek. Devletin dibini oyan FETÖ gibi örgütler de buradan kaynak toplayamayacak. Teşekkürler Sayın Bakanım, ha gayret, ha cesaret.