SON DAKİKA
Yılmaz Altunsoy
Darbe Devam Ediyor, Hem de Dozu Artarak Ama Nafile…
07 Aralık 2016, Çarşamba
Darbe devam ediyor sevgili okurlarım, hem de en acımasızından devam ediyor. Yıllarca bu ülkeyi, yerli uşakları vasıtasıyla diledikleri gibi yöneten, kendi menfaatleri doğrultusunda istediği gibi kullanan emperyalist haçlı zihniyeti, kendisine boyun eğmeyen, milli duruş sergileyen yeni Türkiye yönetimini devirmek için son yedi sekiz yıldır denemedikleri hainane plan bırakmadılar.
İnsan nisyandan (unutkanlık) alındığından, nisyana müpteladır. Unutmuş olabiliriz, onun için son yıllarda sabırla uygulamaya konulan darbe girişimlerini söyle kısaca hatırlayalım.
Önce 2007 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 367 garabetini icat ettiler. Bu yolla aynen 12 Eylül darbesi öncesi şartlarını oluşturmayı planladılar. 12 Eylül öncesinde de, meclis 114. tura gelinmesine rağmen, cumhurbaşkanını seçemeyince, bu durumu gerekçe göstererek darbe yapmışlardı. Ancak 367 oyunu bozuldu… kim bozdu… tabi ki Necip Türk Milleti bozdu…
2008 yılında dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından, Anayasa Mahkemesi’ ne açılan Akparti’ yi kapatma davası, kamuoyunun bu haksız ve hukuksuz davaya tepki göstermesi neticesinde akim kaldı. Ancak onbir üyeli Anayasa Mahkemesi, altı üyesinin oyları ile bu kararı aldı yani ülkeyi tek başına yöneten parti kıl payı kapanmaktan kurtulabildi. Kapatma davası oyununu kim bozdu… tabiki Asil Türk Milleti….
Yetmedi 2013 yılında gezi olayları, ardından 17/25 Aralık yargı eliyle darbe girişimleri, akabinde MİT tırları hadisesi ve nihayet 15 Temmuz hain darbe girişimi… bunların hepsini kim savdı,,, tabi ki liderine inanan Yüce Türk Milleti savdı…
Bitti mi… asla bitmedi, hain darbe girişiminden hemen sonra ülkemizi güneyden kuşatmak amacıyla, bir terör koridoru oluşturmak için harekete geçtiler, bu oyunu da ordumuzun Cerablus Operasyonu bozdu…
Bitmedi, şimdi de ekonomik darbe girişimi ile şanslarını deniyorlar ama bu millet, bu oyunu da bozmaya muktedirdir inşallah.
Türk Milleti, bir asırdır kendisine dayatılan zorbalıklar karşısında sesini çıkaramamış, sinmiş ve özgüvenini yitirmişti. Herkes hep şunu söylerdi; Türkiye’ de iktidar olmak için Batı’ dan icazet almak gerekir… 
Evet emperyal batı, yılların alışkanlıkları ile bu asil milleti köleleştirmeye, yeni Mondrosları,  yeni Sevrleri, yeni Lozanları, yeni Sykes Picotları dayatmaya devam etmek istiyor. İsteklerine boyun eğmeyenleri ise kendi yöntemleri ile cezalandırmanın gayreti içinde. Adnan Menderes’ in kabahati neydi de idam edildi. Ne bebek davası, ne köpek davası… Adnan Menderes Bağdat Paktı Anlaşmasını, Irak Kralı Faysal ve Irak Başbakanı Nuri Said Paşa ile birlikte imzaladığı ve hayata geçirdiği için öldürüldü. Bu anlaşmaya imza atan tüm liderler öldürüldü, aslen bir Osmanlı Paşası olan Nuri Said Paşa, Abdülkerim Kasım darbesi sonunda işkence ile öldürüldü, yetmedi mezarı açıldı, Bağdat sokaklarında süründürüldü ve cesedi bir ağaca asılıp, yakıldı. Faysal’ ın da akıbeti aynı oldu. 
Emperyal, haçlı, tapınakçı, kan emici batı kendisine ve hain emellerine ram olmayanları, zelil ederek ortadan kaldırmaya çokça alışık olduğundan, ilk defa kendisine halkı ile ordusu ile yerli ve milli olan liderinin etrafında kenetlenmiş bir millet gördüğünden, bütün geleneksel hesapları ve planlarının ters köşe olmasının derin sancısını yaşıyor. Yaşanan hadiseler karşısında devletimizin haklı ve mağrur duruşu, her şeyden önce milletimize özgüven telkin etmiş ve psikolojik bariyerler param parça edilmiştir. Yüz yıldır uyutulan asil milletimiz, kendisine verilen narkozun tesirinden kurtulmaya başlamıştır. Yurtta sulh, cihanda sulh söylemleri ile etrafındaki gelişmelerden azade kalan kısır dış politikası ile yüz yıldır kendi içine kapanan ve ne zulme karşı çıkmaya, ne de hakkı olanı talep etmeye cesareti kalmayan milletimiz, mazlum milletlerin yanında yer almaya başladığı, "Dünya beşten büyüktür” ey zalim batı dediği, sahillerde yüzen Filistinli çocukları katleden katil başına "one minute” çektiği, kendi güvenlik konseptini kendisi belirlemeye başladığı, Lozan bir hezimettir diye dünyaya haykırdığı için, darbelerle terbiye edilmeye çalışılıyor.
Düşmanın vazifesi ifsad etmek ve bu coğrafyada, Müslüman Türk Milletinin yaşamasına mani olmaktır, batı halen bizden 1453’ ün hesabını sormanın planları peşindedir. Onları anlamak bu manada mümkündür. Ya içimizdeki yerli düşmanlara ne demeli. HDPKK ve Fetö ile işbirliği yapanlara, ülkemizi düşmanların işgaline hazır hale getirmek için darbe yapmaya kalkışan hainlerin kalemşörlerine sahip çıkanlara ne demeli… Yüce Milletimiz yakında bu hainlerle iç içe olanları sandığa gömecek inşallah..
Sevgili okurlarım son derece mühim tarihi anlara hep birlikte şehadet ediyoruz.  Yaşadığımız sıkıntıların hepsi aslında birer doğum sancısı. Doğum vakti yaklaşıyor. Ayağımıza yüz yıl önce vurulan prangaları kırmaya başladık. Dünya, yüz yıllık aradan sonra kendi genetik kodlarına rücu etmiş asil Türk Milletine sahneyi bırakmaya hazırlanıyor. Biz bunu daha önce yaptık, yine yapacağız. Tek ihtiyacımız olan özgüvenimiz yerine geldi hamdolsun…