SON DAKİKA
Recep ÖĞÜTÇÜ
Cumhurbaşkanlığı Sistemi Hayırlı Olsun
18 Nisan 2017, Salı
16 Nisan 2017’de sessiz bir inkılap gerçekleşti, bu millet ayağındaki prangaları kırdı attı. 1839 Tanzimat yıllarından beri özlemini duyduğumuz, büyük siyasi liderlerin zaman zaman dile getirdiği bir yönetim sistemi, Sayın Erdoğan’ın kararlılığı, güvenilirliği ve karizması, milletin arakasında dik duruşu sayesinde kabul gördü. Bugünden hayırlı olsun!

Evet, yeni yönetim sistemini isteyenlerle istemeyenler arasında oran olarak çok büyük fark olmadı. %51.4’e tekabül eden 25 milyon 160 bin insan "evet” derken, %48.6’ya tekabül eden 23 milyon 770 bin insan "hayır” dedi ve yaklaşık "bir milyon dört yüz bin” insan sonucu belirledi. Demokrasilerde bir oyun bile önemi vardır, Cumhuriyet ekseriyet rejimidir. Kimin bir fazla oy gücü vara o galiptir. Bur halkoylamasında da böyle olmuştur, milletin yarıdan çoğu yeni sistemi benimsediğini söylemiş, diğer grup da ona uyacaktır. Katılımın %86 gibi yüksek bir oranda olması, milletimizin demokrasiye bağlılığını ve bilincini gösterir. Bu millet kendine sorulmasını, sesine kulak verilmesini her zaman sevmiştir ve en güzel cevabı vermiştir.

Her iki tarafın, yani "evet” ve "hayır”ın birbirine yakın olmasında birçok mesajlar vardır: Hiçbir parti ve siyasi oluşum, milletin oyunu çantada keklik olarak görmesin, dilediğimi indirir dilediğimi sandıktan çıkarırım dedi millet. Ayrıca on beş yıldır iktidarda olan AK Parti sadece hizmet etmekle kalmasın, toplumun her kesimini kucaklasın, sadece seçimden seçime kapıları çalmasın dedi. Bir de Ak Parti kadroları on dört yıldır kahrını çekenleri, koşturanları harcamasın, küstürmesin.

" Evet” ve "Hayır” oranlarını artık tartışmanın, "evet” diyenleri küçümsemenin bir anlamı yoktur. Demokrasinin cilvesidir ki bir fazla alan kazanır. Nitekim Cumhuriyeti ilan eden ve Atatürk’ü Cumhurbaşkanını seçen Meclis de toplantı sayısında yüzde elliyi bulmamıştı. Aklımda kaldığı kadarıyla 333 kişilik Meclis’te ancak 158 kişi toplanmış, Cumhuriyeti ilan etmiş ve Mustafa Kemal Atatürk’ü ilk cumhurbaşkanı olarak seçmiştir.

Bu referandumla birçok gerçekle de yüzleştik. Gördük ki, çok lafla, görkemli toplantılar, kalabalık mitingler çok oy getirmiyor. Bu milletin bir kısmı hizmete değil ideolojiye oy veriyor. Irkçı ve mezhepçi takılan Tunceli ve Hakkari gibi illerde yüzde seksene varan "hayır” oyları bize bunu gösterdi. Özellikle Doğuda genç jenerasyonun PKK tarafından beyni yıkandığından, yapılan sağlık ve eğitim hizmetlerini, terörle kararlı mücadeleyi, hava meydanlarını, tünelleri, duble yolları görmüyorlar.

Gördük ki üç büyük şehir hala CHP’nin kaleleri durumunda. Buralarda CHP yanına bir kısım Kürt milliyetçilerini, Türk milliyetçisi görünen Akşener hayranlarını, PKK sempatizanlarını, FETÖ bağnazlarını, daha doğrusu müzmin Erdoğan karşıtlarını topladı ve yüzde elliye yakın (%48.6) hayırcı bir kitle oluşturdu.

Referandumda gördük ki, 1 Kasım 2015 genel seçiminde Ak Parti’ye oy verenlerin yaklaşık %3’ü oy verdiği partisine küsmüştür. Bu boşluğu Batı ve İç-Orta Anadolu bölgelerinde Bahçeli’yi seven MHP’liler doldurmuş, Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde ise HÜDAPAR’cı Kürt seçmenler doldurmuştur. Yani AK Partide az da olsa bir küskünler grubu vardır. Burada yerel idarelerin yanlışları, eksikleri, yaklaşımları, yönetim tarzları, gevşek tutumları rol oynamıştır. Bir kısım gönülden Ak Partililerin beklentilerine cevap verilememiştir, bir kısmı kucaklanamamıştır, bir kısmına sıcak ilgi gösterilmemiştir, kapısı çalınmamıştır, bir kısmının iş ve aş beklentileri karşılanamamıştır, bir kısmının ticareti zarar görmüş o yüzden küsmüştür. Hasılı siyaseten herkesi memnun etmek mümkün değildir ama tatlı dilin de yılanı deliğinden çıkardığı unutulmamalıdır.

Burada Belediyelerimize ve il ve içe teşkilatlarımıza daha çok görev düşüyor. Ak Parti yöneticilerinin yanlış yapma, soğuk davranma, dışlama, ötekileştirme, boş verme lüksü yoktur. Gençlere daha eğilmeli ve onlar kazanılmalıdır. Gençlik teşkilatı güçlendirilmeli, gençlerin yıl boyu uğrayacakları, kaynaşacakları çay merkezleri-okuma salonları, sohbethaneler açılmalıdır. İmar ve inşa yüzünden insanlar küstürülmemeli, mesken yapanlara yardımcı olunmalı, belediye hizmetleri daha seri olmalıdır, halkın istekleri dikkate alınmalıdır. Belediye yatırımlarında sık sık anketler düzenlenmeli, önemli işlerde, değişim ve dönüşümlerde halkın fikri alınmalıdır. Telefonlar hep açık tutulmalı, insanlara yol ve çare gösterilmelidir, kimseye dışlanmış hissi verilmemelidir. Hasılı siyaset yapmak zor zenaat, gülünü seven dikenine katlanacaktır.

AK Partinin dümenine geçmiş, yıllarca bu arabanın şoförlüğünü yapmış Abdullah Gül, Bülent Arınç, Ahmet Davutoğlu gibi ağır topların sessiz ve renksiz kalmaları AK Parti tabanını hayli üzmüş, bir kısım "evet” diyeceklerin önünü kesmişlerdir. Buradan şunu anlıyoruz ki siyaset vefa üzerine kurulmalıdır. Vefası yoksa o siyasetçinin ömrü uzun değildir. Siyasette kimsenin yeri doldurulmaz değildir. Kaptan- Reis sağ olsun, ümmete ve millete hizmette yola devam. Allah var, keder yok.

Prangalar gitti, koşarım artık,

Büyürüm, kükrerim, taşarım artık,

Terör gibi sorunlarım varsa da,

Onu daha kolay aşarım artık.