SON DAKİKA
Recep ÖĞÜTÇÜ
KIDEM TAZMİNATI KONUSUNDA ACELE EDİLMELİ
02 Mayıs 2017, Salı
 Geçen gün sıra Mecliste diye bir yazı yazdım, millet görevini yaptı, Hükümetimiz ve Meclisimiz üzerinden ataleti atıp vitesi yükseltmeli dedim.

    Bu halka aylar önce verilmiş sözler var. Bu sözlerin bir kısmı Meclis’te bekliyor, bir kısmı üzerinde hazırlık çalışmaları devam ediyor. Evet, Hükümetin önünde, özelde Çalışma Bakanı Sayın Mehmet Müezzinoğlu’nun önünde duran ve üzerinde çalışılan bir mesele de işçilerin kıdem tazminatı. Milyonlarca işçi kardeşimiz bekliyor, işverenin iki dudağı arasında olmaktan kurtulmak, işveren de işçi de daha özgür hareket etmek istiyor. İşini veya ücretini beğenmeyen işçi iş değiştirmek, işçisini beğenmeyen işveren de işçini göndermek istiyor. Tek tek ayak bağı, yüklü kıdem tazminatları. Ayrıca kıdem tazminatı davaları mahkemelerimizi de meşgul ediyor, dosyalar yığılmış bekliyor. Zulme uğrayan, haksız ve tazminatsız işten atılan işçi de var, çalışmayan, üretmeyen işçisinin kahrını çekmek zorunda olan işveren de var. İşte bütün bu sorunların çözümü için kıdem tazminatı fonu bir an önce kurulmalıdır.

    Yediğimiz gıdalar, giydiğimiz elbiseler, barındığımız meskenler, yürüdüğümüz yollar için işçilerimize borçluyuz, bütün hayat damarlarımız, mutluluk kaynaklarımız işçilerimizin eseri, alın teri.  Millet olarak, özelde insan olarak çalışanlarımıza minnet borcumuz var. Onlar çalışmasa, onlar alnını terletmese, onlar tehlikeleri göze almasa, onlar sabahın erken saatlerinde işbaşı yapmasa, ne yollar olur, ne köprüler olur, ne hastaneler çalışır, ene tarlalar ekilir- dikilir, ne de oturduğumuz meskenler- dükkanlar yapılır.

    Memlekette iki sınıf insan yaşar: Üretenler ve Tüketenler. Bu sınıflar geçirgendir, iç içedir. Üretenler aynı zamanda tüketenlerdir. Bir malı üretirken diğer bir malı tüketirler.  Memlekette neredeyse yetişkinlerin yarısı çalışmakta, yarısı da emekli olarak yaşamaktadır. Birçok emeklimiz aynı zamanda üretmeye, çalışmaya devam etmektedir.

   Evet, Türk insanı çalışkandır. Seksen yaşında hâlâ tezgâhının başında çalışanları, tarlasını sürenleri bilirim. El- ayak muhtacı oluncaya kadar bizim insanımız çalışır, ele bakmak istemez. Köylerimizde on yaşında çocuklar bile eğitim günleri dışında ailesine katkı yapar, koyun-kuzu güder, gücünün yettiği işlerde çalışır. Genç nüfusun artması demek rızkın artması, üretimin artması demektir. Çünkü Allah her yarattığını rızkıyla dünyaya getirir, bir sahih hadis-i şerife göre, "daha ana rahminde dört aylık iken onun amelini, rızkını, ecelini ve şaki mi-said mi (iyi mi –kötü mü) olacağını Rabbimiz yazar. Dolayısıyla her dünyaya gelen rızkını yüklenerek gelir, rızkını yiyerek gider. Sayın Cumhurbaşkanımız nüfusumuzun artmasını, en az üç çocuk sahip olunmasını bu yüzden ister. Genç nüfus en büyük zenginliktir. "Evlenin çoğalın, kıyamet gününde ümmetimin çokluğuyla övüneceğim." buyurur Peygamberimiz. Ayet-i celile’de, "Çocuklarınızı ve salih olan köle ve hizmetçilerinizi evlendirin. Onların fakir ve işsiz olmalarından korkmayın, Allah onları fazlından zengin eder” buyrulur. Sonuç olarak istihdam endişesiyle nüfus artışından korkmak itikadımıza aykırıdır. Devlet, istihdam için her tedbiri almalı, işçinin de işverenin de önünü açmalı, adil bir düzen kurmalı ve denetim görevini daha etkin yapmalı. Morali düzgün olmayan, hakkını alamayan işçi sağlıklı çalışmaz ve istekle üretmez.

    Sonuç olarak; işçilerimizin emeklerine, onların alın terlerine saygı ve sevgi duymalıyız. Hilesiz, hud’asız çalışanların emekleri, kazançları herkesinkinden daha helal ve temiz. Peygamberimiz (sav), "İşçinin ücretini alnının teri kurumadan verin” diye boşuna buyurmamıştır. İşçinin alın terine saygı duymak önce işverenin görevi, sonra devletin. Devletin görevi, her kesimin hakkını, hukukunu korumak, yanlış yapanları denetlemek, haksızlıkların önüne geçmek ve insanını refah içinde yaşatmaktır. İşçi sabah kalkınca kovulacağı endişesi yaşamasın, işveren de ağır tazminat yüklerinin altında, büyük emekli ikramiyelerinin altında ezilmesin. İşverenin her ay vereceği küçük meblağlarla bir fon kurulsun, işçi dilediği zaman hakkı olan tazminatı bu fondan alsın, herkes rahat uyusun.