SON DAKİKA
Alaettin EKİZER
Lozan’da verdik, Lozan’da alalım
17 Ekim 2016, Pazartesi
Suriye krizini çözmek için Rusya, ABD, Türkiye, Suudi Arabistan, İran ve Katar dışişleri bakanları ile Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura İsviçre’nin Lozan kentinde Beau-Rivage Palace Oteli’nde toplandı. Türkiye’yi Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu temsil etti. 

Musul Operasyonu’nun gündemde olduğu günlerde -dünyada yer kalmamış gibi- bir asır önce sınırlarımızı çizen Lozan Antlaşması’nın imzalandığı otelde toplanılması tesadüf mü? Yoksa mesaj mı veriliyor?

Toplantı yerinin seçimi ile Türkiye’ye ve bölge ülkelerine, "bu coğrafyanın sınırlarını burada çizen biziz. Aynı irade en güçlü haliyle karşınızda” mesajının verilmek istendiğini, uluslararası siyaset ve diplomasi uzmanları ifade etmektedirler. 

 NATO, geçtiğimiz aylarda Varşova Paktının kurulduğu yerde toplanmış, Rusya’ya "senin kurduğun pakt dağıldı, ama NATO dimdik ayakta” mesajı vermemiş miydi?

Hikaye şöyledir: Bir gün adam arazide çocukları ve arkadaşlarıyla kalabalık bir gurup halinde gezerken, hasmını derede kıstırır. Unutamayacağı temiz bir dayak atarlar. Adam hasmını her gördüğünde "dere, başını kaldırırsan, sererler yere,” diye bir türkü tutturur. Adam, yediği dayağı hatırlayarak sus-pus olur.

"Sınırlarınızı bu otelde çizdik. Burada yediğiniz dayağı hatırladınız mı?” demeye getiriyorlar.

Türkiye, 15 Temmuz’da korkmakla dayaktan kurtulamayacağını çok acı biçimde, yaşayarak gördü.

Türkiye dış politikası için 15 Temmuz bir milattır. Öncesi ve sonrası ve ak ile kara kadar farklıdır. 

Bu nedenledir ki; ABD Başkan Yardımcısı Biden’i vali yardımcısına karşılattı.

Biden daha yolda iken Fırat Kalkanı operasyonunu başlattı. Musul operasyonu hazırlığı yapıyor. Suriye için toplanılan Lozan görüşmeleri sürerken bile geri adım atmadı.

Toplantının içeriği konusunda "Suriye krizinin çözümü konusunda atılacak olası ek adımlar görüşülecek." açıklaması yapıldı.  Şaka gibi.

Suriye savaşı başlayalı beş yıl oldu. Altı yüz bin Müslüman öldü. Üç milyonu sakat kaldı. Sekiz milyonu mülteci durumuna düştü. Çeşitli ülkelerde çok zor şartlarda hayatını idame ettirme savaşı veriyor.

Sanki bir adım atmışlar gibi "ek adımlar atılması görüşülecek” diyorlar.

Resmen aklımızla dalga geçiyorlar.

Bu yetmezmiş gibi 11 Eylül saldırılarından Suudi Arabistan’ı sorumlu tutuyorlar.

Peki; Suriye, Irak, Afganistan ve diğer İslam ülkelerinde katlettiğiniz milyonlardan kim sorumlu?

Siz matematik bilmiyorsunuz.

Suriye ve Irak’ta ölen milyonlar için istenecek tazminat mı, yoksa ikiz kulelerde ölen iki bin küsur kişinin tazminatı mı daha çok? Bunu hesaplayabiliyor olsaydınız S. Arabistan’ı sorumlu tutmaya kalkmazdınız.

Arkasında olduğunuz kesin olan PKK’nın ve 15 Temmuz’daki darbe girişiminin şehit ettikleri için bizim isteyeceğimiz tazminatları hiç düşündünüz mü?

Biz sorumlu değiliz diyorsanız, Lozan görüşmelerinde ne işiniz var? Dönün evinize.

Zaten yaptığınız göstermelik birçok toplantı gibi, Lozan görüşmelerinden de bir sonuç çıkmadı.

Bırakın bu coğrafyanın sorunlarını bölge ülkeleri çözsün. Gölge etmeyin başka ihsan istemeyiz.

Suriye ve bölge sorunları için önümüzdeki günlerde çok kritik bir dönemece giriliyor.

Allah’ın izniyle bu sömürüyü fark eden Türkiye’nin önderliğinde bölge huzura kavuşacaktır...