SON DAKİKA
Recep ÖĞÜTÇÜ
Kardeşliğimize Dikkat!
16 Nisan 2019, Salı
Kardeş olmak, kardeş kalmak dinimizin emri; bir, iri ve diri kalmamızın da gereği. Particilik yaparak, bir partiye mensubiyette taassup göstererek kardeşliğimize zarar vermemeliyiz. Seçim sürecinde yaşanan tatsızlıklar artık geride kalmalı, kırgınlıklar bitmeli, dostluklarımızı tekrar canlı tutmalıyız. Zira bu coğrafyada tutunmak için bir, iri ve diri kalmak zorundayız.

      Bu memlekette her zaman yerel seçimler genel seçimlerden daha netameli, daha gürültülü ve daha çekişmeli geçmiştir. Çünkü yerel idare seçimlerinde partilerden ziyade şahıslar, kimlikler, kişilikler öne çıkmaktadır. Yerel seçimlerde rant söz konusudur. Yerel idareciler doğrudan halkla temas halindedir, halka dokunmaktadır. Yerel seçilerde hatır- gönül, eş- dost gibi duygusal ve subjektif yaklaşımlar belirleyicidir. Yerel seçimler daha dar bölgede ve tanıdık insanlar arasında geçtiğinden kıyasıya bir rekabet yaşanmaktadır. Genel seçimlerde çok zaman tanımadığımız, bir daha işimizin düşmeyeceği, yolumuzun kesişmeyeceği insanları seçiyoruz.  Yerel seçimlerde ise her zaman karşılaşacağımız, yüz yüze bakacağımız, işimizin düştüğü- düşeceği, ruhsatımızı verecek, nikahımızı kıyacak, yolumuzu yapacak, kapımızı çalacak, telefonumuza çıkacak, selamımızı alacak insanları seçiyoruz. Yerel seçimlerin sonucunda beş yıl boyunca birbirine küsen, gönül koyan, gönlü kırıldığından memleketinden göç eden, birbirine yardımını ve selamını kesen insanları görüyoruz. İnsanlar fıtratı gereği umduğuna erişemeyince, beklediği ilgiyi göremeyince, yüzüne gülüp arkasından vuranları da fark edince üzülüyor, ister istemez küsüyor, gönül koyuyor, hatta kin ve düşmanlık güdüyor. Artık ne yapsan kırılan kalp düzelmiyor, kırdığın sana eski gözle bakmıyor,  sevgi ve saygı duymuyor. Hep söyleriz, Parti "hizip” ve "fırka” demektir. Particilikte tefrika, ayrışma ve ayrıştırma vardır. Particilik, birilerini dışlama, birilerini haşlama, birilerini de kışkışlama demektir. Particilik birilerini yandaş, birilerini muhalif görmek demektir.  Bugünkü manada demokrasi de, parti de bize Batı’dan gelmiştir,  bizdeki din kardeşi anlayışına, bizim kültürel değerlerimize yabancıdır. Bizim değerlerimizde istişare, danışma, çoğunluğun fikrine uyma vardır. Ama gruplaşma, hizipleşme yani particilik yoktur. Particilik, yani çok parçalı yapı, bu milletin kardeşliğine zarar vermiştir. O yüzden kardeşliğimize en az zarar veren, en az parçalayan bir sistemi seçtik, ittifakları zorunlu kılan başkanlık sistemine geçtik. 

    Evet, önce adayları tebrik etmek gerekir. Muhtarlık, Belediye Meclisi Üyeliği ve Belediye Başkanlığı yarışında aday olmak bir cesaret işi. Çünkü bu minderde yenilmeyi de göze alacaksın, sana oy vermeyen eş ve dostunun yaptığını hoş karşılayabileceksin, affedici olacaksın, kırıcı ve yaralayıcı eleştirilere katlanacaksın, karnın ve  gönlün geniş olacak. Seçim sürecinde bütün iplikler pazara çıkmakta, adayların en küçük hataları gündeme gelmektedir. Aday olmak aklığı ve paklığı gerektirir. Ak ve pak olmayanların vay haline.

    Evet, yerel seçimler geride kaldı. Kardeşliğimiz ister istemez yara aldı, dargınlıklar, kırgınlıklar, alınganlıklar oldu. Umduğunu bulamayanlar, beklediğini göremeyenler oldu. Kardeşliğimizi yeniden inşa etme, kırılan ve bozulan kalpleri tamir etme zamanı geldi. Artık gönül koyma,  kin gütme zamanı değil; gönül yapma, gönül alma, gönle girme, gönüllü olma, gönülden tutma, gönülden hizmet eme, yıkılan gönülleri tamir etme, gönlü geniş olma, gönül kapılarını açma, gönül dünyasına hitap etme, soğuyan gönülleri ısıtma, kaybedilen veya uzaklaşan gönülleri kazanma zamanı. Yani Ak Parti sloganında olduğu gibi, "hizmet işi gönül işi” deyip gönül seferberliğine çıkma zamanı. Evet, çok kırdık, kırıldık, çok yıprattık, yıprandık, birbirimiz hakkında çok söyledik, söylendik, çok lehte ve aleyhte konuştuk, çok yorduk, yorulduk, sevdiğimizi çok sevdik, yerdiğimizi de çok yerdik. Siyasi ihtiraslarla bazı gerçekleri göremedik, görmek istemedik, birilerine kızdık, o kızgınlıkla saf değiştirdik, ön yargılarımızı bırakamadık, duygularımızla hareket ettik, mantığımızı çok kullanmadık, içimizden atamadığımız kinlerimizi ve kırgınlıklarımızı sandığa yansıttık, nankörce davrandık. Bir kısmımızda vefa duygusu öne çıktı, teşekkür ettik, oy verirken hizmeti öne aldık. Bir kısmımız kişiliğe oy verdi, akraba- dost- arkadaş saikiyle oy kullandı. Bir kısmımız da gözü kapalı partilere oy verdi, atasından miras aldığı partisini destekledi.

     Sonuç olarak, seçilenlerimiz şımarmamalı, zafer nidaları atmamalı, "kısmetim varmış, kazandım” demeli ve gönül seferberliğine çıkmalı, herkesi ayırmadan kucaklamalı, geçmişini unutmamalı. "Kim oy verdi, kim vermedi” hesabını yapmamalı, hele muhtarlar bu konuda daha bir hassas, insancıl, merhametli ve hoşgörülü olmalı. Şöyle baktığımız zaman kazanan muhtarlarımızın çoğunluğu eski muhtarlardır. Bizim insanımız iyilik ve hizmet gördüğü muhtarını kolay kolay değiştirmez. Bizim insanımız vefalıdır, bir bardak çayın hatırını güder. İktidar partisi o yüzden on yedi senedir birinci partidir. Bunca eksiklere rağmen insanlar iktidar partisine, yani AK Partiye oy vermeye devam etmiştir. Bardağın boş tarafına değil dolu tarafına bakmıştır. Yollar, tüneller, hastaneler insanımızı cezbetmiş, bu iktidarın bu millete kazandırdıklarını unutmamıştır. İnsanlar istikrarı önemsemiş, varsa yarasına tuz basmış, daha iyi günlerin yine bu iktidarla geleceği ümidiyle oy vermiştir. Hükumetin yaptıklarını yapacaklarının teminatı olarak görmüş, maceraya kapı açmamış, 17 yıl önce denediklerini bir daha denemek istememiştir. Bu iktidarın eksikleri vardır ama artıları eksilerini götürmektedir, 17 yıl sonra yüksek bir puan çıkmaktadır. Seçilen  belediye başkanları  bu puanı unutmamalı, aldığı puanı daha yukarı çekmenin yolunu aramalıdır. Bu da gönül almadan ve gönül yapmadan geçer.