SON DAKİKA
S. Mücahit İYİYOLBULAN
Hamdım şiştim yazdım
27 Mart 2017, Pazartesi
Yazar sayısının, okur sayısını nerdeyse geçtiği bir ülkeyiz. Hemen herkes yazar ve şair. Tiyatroda figüran bile olamayan, yağlı boya bir tablo üzerinde fikir yürütemeyen, gözlerimize hat sanatının güzelliğini sunacak elleri olmayan, heykeltraş ya da mimar olamayacak herkes yazar ve şair oluveriyor. Hamdım, piştim, yandım sözünü; hamdım, şiştim, yazdım olarak okuyabiliyoruz bu yazarlarda. İçini şişiren, aklına gelen her ne ise yazıveriyorlar.

Mekke müşrikleri Peygamber efendimize "Muhammed bir şair, o bir mecnun” diyerek hakaret etmişlerdi. Şimdilerde ise kimsenin kafiyesini bozmadan, kelimeleri alt alta koyabilen herkes şair sayılıyor. Şair olabilmek için mecnunluğu göze almak gerekir. Mecnun olmadan yani cinlenmeden, perilerin peşinde kanat çırpılıyor. Şair hakaretini hak edecek şiirlerimiz yokken, "sen de mi şairsin” diye bir tanışma sözümüz peydah oldu artık.

Kur’an şairler aleyhine sözler söylese de, şairlikten vazgeçebilmiş değiliz. Kulağına okunan ezanın sihrine kapılan insanımız, babasının verdiği ismin başına "şairi” ekleyiveriyor. Kalemini aklına daldırıp, gelen her kelimeyi istifleyebilme becerisi şiir oldu artık. Turşusu kurulmuş uzun ömürlü benzetmeleri yinelemek şiirden sayılıyor. Bin yıldır solmadı gül benzetmesi. Binlerce yıldır ağrıyan tek yer kalbimiz ve kirpikler ok gibi saplanmakta hala. Her şiir birbirinin aynı, sadece kelimeler yer değiştiriyor satır aralarında.

Endülüs, Bağdat ve İskenderiye kütüphanelerini yakanlar bugün dirilse acaba bizim kütüphanelerimizi yakmak için en ufak bir kibrit çakarlar mıydı? Kayda değer ne yazıyor kitaplarımızda? Çok sayfa kaplayan ama hiçbir boşluğu doldurmayan kitaplar. Çok satanlar raflarına baktığında üzülüyor insan. Basılan kitap kesilen ağaca değmiş mi diye düşünüyor. Kitabın kapağında Elif yazması yetiyor artık. Elif gibi dik durmaktan bahsediliyor, kamburu çıkmış küçük elif unutularak.

Yazılı edebiyatın gelişmediği dönemlerde bile herkes her aklına geleni söylememiş bu topraklarda. Dede Korkut Masalları, Bin Bir Gece Masalları, Ergenekon Destanı gibi binlerce dizenin hangi birisi rastgele söylenmiştir? Söz olduğu halde üzerinde yılların emeği varken nasıl olur da bir yazı üzerinde hiç tefekkür etme zahmetinde bulunulmaz. Yazmak için kalem kullanılsa da, yazar olabilmek için, kalemden çok silginin kullanılması gerekir. Silmeye ihtiyaç duyulmuyor artık çünkü silinenlerin yerine yenisini yazabilecek birikim yok.

Kalemin fazla sermayesi olmadığı için herkes yazar ve şairliğe soyunabilir. Ama bu iş düşünme sermayesi gerektirir. Düşünmek içinse önce okumak gerekir. İnsanı, ruhunu, çiçeği, kuşu, börtü böceği okumalı.