SON DAKİKA
Doç. Dr. Nejdet GÖK
İslam Devletleri Diplomatikası'nda Tevki'ler(Paraf ve derkenarlar)
20 Ekim 2014, Pazartesi
“Mert ve namuslu adam üstündekilere zulmeder, altındakilerin zulmüne katlanır. Sen bunlardan hangisisin?” 
 
Abbasi Devri İslam Halifesi Memun (813-833) bu veciz cümleyi, halkın genel durumundan, emirlere uymamasından, asayiş sorunundan dolayı kendisine şikayet raporu sunan valisi İbn Hişam’a hitaben söylemiştir. “Yani işin kolayına kaçıp emrin altındakileri ezip, sindirmeye çalışma! Bu basit ve kolaycı tavır merd bir idareciye yakışmaz! Cesur ve karakter sahibi bir vali olarak, sorunların kaynağı ve çözüm yeri olan üstündeki amirlerine durumu ilet ve halkı rahatsız etmeden muhtemel problemleri daha patlak vermeden önlemeye çalış” mesajını vermiştir. Mezhebler ve Kur’an-ı Kerim konusundaki farklı görüşleri, Mutezili düşünceleri desteklemesi gibi radikal uygulamalarının yanında; Bağdat’da kurdurduğu “Beytü’l-Hikme” (Bilgelik Evi) adlı bilim akedemisi ile 9.yüzyıl başlarında İslam Rönesansını gerçekleştiren bir halifedir Memun. -Hataları savabları bir tarafa-, böyle harika bir vecizeyi de o çapta bir halife söyleyebilirdi zaten.
 
Günümüzde resmi yazışmaların alt, üst veya kenarlarına birim amirince konulan kısa paraf, not veya cümlelere İslam devletleri inşâ veya diplomatika geleneğinde “tevki” adı verilmiştir. Zamanla yalnız imzalama anlamına kadar kavramı daraltılan tevki’nin İslam devletleri geleneğinde çok daha kapsamlı bir fonksiyonu olduğunu görüyoruz. Günümüz uygulamalarından farklı olarak; sadece kısa bilgi notlarını değil aynı zamanda çarpıcı ifade veya vecizeler bu tevki’lerde mesaj olarak iletilmektedir. Bugünkü yazımızda bu tevki’ örneklerinden bir kaçı üzerinde duracak ve o günün idarecilerinin yönetim felsefelerine ve uygulamalarına kısaca temas etmeye çalışacağım. (Örnekler konusundaki ayrıntılar için bkz. C.Zeydan, (Çev.Nejdet Gök), İslam Uygarlıkları Tarihi, c.I, İletişim Yay., İstanbul 2004)  
 
Tevki’-derkenar veya paraf
 
Halifeler devrinde tevki’; halifelere sunulan dilekçeler üzerine yapılması gereken işlemleri veya verilmesi gereken cevabı içeren -bu günkü derkenar (çıkma) lar gibi-halife tarafından yazdırılan açıklama demekti. Bu açıklama inşâ’ divanının başkanı veya onun vekili tarafından yazılırdı. Dîvân başkanı halifenin huzurunda bulunur, halife tarafından arzu edilen derkenarları –veciz ve beliğ bir üslub ile- yazardı. Doğal olarak bunu becerebilecek kişiler de devrin en büyük münşi, katip veya şairleri arasından seçilirdi. Meşhur Fars asıllı ünlü vezir Cafer bin Yahya Bermekî, Harûnürreşîdin huzurunda dilekçelere derkenar veya paraf işini bizzat yürütürdü. Yazdığı derkenarlar fesâhat (dilde açıklık, pürüzsüzlük ve düzgünlük) ve belâgat (retorik /sözbilim, iyi konuşma) uzmanları yanında bir ölçü ve örnek kabül edilir, dilden dile aktarılırdı. Öyleki onun yazdığı her bir derkenar 100 dinara alıcı bulacak kadar değerliydi. 
 
“Baştaki halifenin senin hakkında nasıl olmasını arzu ediyorsan sende halk için öyle ol”
 
İslamın ilk yıllarında halifeler bu derkenarları kendileri yazarlar veya direktifleri doğrultusunda katipleri tarafından yazılırdı. İlk halifelerin yazdıkları derkenarlar çoğunlukla bir ayet, bir hadis, bir hikmetli söz veya ünlü bir şiirden aktarılan kısa beyitlerden oluşurdu. Örnek vermek gerekirse; Irak valisi Sa’d b. Ebî Vakkas, yeni bir ev inşaası için Hz. Ömer’den izin istemişti. Hz.Ömer yazının altına “sıcakdan ve yağmurun zararından seni koruyacak kadar bir bina yap!” diye yazmıştır. Yine Hz.Ömer; Mısır valisi bulunan Amr b. el-Âs’ın bir yazısına: “baştaki halifenin senin hakkında nasıl olmasını arzu ediyorsan sende halk için öyle ol” derkenarını yazmıştı. Hz.Ali, oğlu Hz.Hasan’dan aldığı bir mektup üzerine yazdığı derkenar veya tevki ise oldukça vecizdir:  “bir ihtiyarın göz atışı ve kararı bir gencin ders vermesinden iyidir.” Halife Abdülmelik b. Mervan, Irak halkının itaatsizliğinden ve bu nedenle çektiği zahmetlerden söz ederek, Irak ileri gelenlerinin öldürülmesi için izin isteğini içeren ve Irak valisi Haccac’ın gönderdiği bir mektubun altına: “vali uğurlu ve bereketli olursa dağınık olanlar bile birleşir. Uğursuz olursa kardeş ve dost geçinenler bile dağılır” Tevkiini yazmıştı. Kendisine karşı başkaldıran Abdurrahman b. Eş’as’tan aldığı mektuba da: “kusurlarını tamir etmeye çalıştığım adam, ahmaklık ve alçaklıktan beni yıkmak isterse buna ne denir?” anlamında bir beyt yazmıştı. 
 
Valilerden biri, adaletiyle ünlü Halife Ömer b. Abdülaziz’den bir kentde tamirat yapma izni istemişti. O da cevaben: “şehri adâlet ile bina et, yollarını zulümden temiz tut.” derkenarını yazmıştır. Aynı şekilde devrin ırak valisi, Ömer bin Abdülaziz’e çeşitli şikayetleri bildiren bir yazı göndermişti. Ömer bu yazının altına “kendi nefsine hoş gördüğün şeyleri onlara da hoş gör. Böyle yaptıktan sonra eğer bir kusur görürsen o zaman ceza ver” derkenarını yazıp göndermiştir. Halife Yezid bin Abdülmelik valinin zulmünden şikayet eden bir adamın dilekçesine “ zulmedenler yakında nasıl bir inkilaba uğrayacaklarını yakında görecekler” (Şuarâ-227) ayeti kerimesini yazıp vermiştir. 
 
« Siz nasılsanız idareciniz de öyle olur »
 
Abbâsî halifelerinin tevkilerine birkaç örnek daha verecek olursak: Ambar halkından bazıları, Halife Saffâh’a bir dilekçe sunarak sunarak inşaasını emrettiği bina için evlerinin alınıp, inşaata dahil edildiği halde kıymetleri kendilerine verilmediğini bildirerek şikayette bulunmuşlardı. Saffah şikayet mektubuna; “bu bina takvâ (günahdan sakınma ve züht) nın dışında bir şey üzerine kurulmamıştır.” Derkenarını yazarak ev bedellerinin ödenmesini emretmiştir. Kûfe halkı kendi valilerinden şikayeti içeren bir dilekçeyi halife Mansur’a arz ettiklerinde, halife Mansur: “siz nasıl iseniz idareciniz de öyle olur” tevki’ini yazmıştır. İhtiyacından söz ederek arzuhal sunan bir adamın arzuhaline: “Allahtan dile, gerçek rızık veren ve cömert olan O’dur” kaydını düşmüştür. Ermeniye valisi halkın itaatsizliğinden şikayeti bildiren bir yazıyı, halife Mehdî’ye takdim etmişti. Mehdî söz konusu mektuba; “af ile muamele et, halkı doğru yola yönlendir, cahillere aldırma” ayetini derkenar olarak yazmıştır. Bazıları Mehdî’ye Horasan valisinin ihmalinden şikayet edince, halife şikayet mektubunun üzerine: “ben uyanığım sen ise uyuyorsun” sözünü yazarak valiye göndermiştir. Hârûnürreşîd tarafından örnek olarak Horasan’daki valisine: “büyümeden yaranı tedavi etmeye bak!” ve Mısır’daki valisine: “benim hazinem ve biraderim Yusuf’un hazinesine zarar vermekten sakın bunun cezasını Hz.Yusuf’tan ve daha büyük cezayı Cenab-ı Hak’tan bulursun!” diye yazmıştı. 
 
“Allah’a giden maksadına ulaşır”
 
Bununla birlikte  bu şekilde derkenarlar yazmak yalnızca halifelere özgü değildi. Valiler ve diğer büyük devlet adamları da dilekçeler üzerine derkenar ve şerhler yazarlardı. Cafer Bermeki’nin yukarıda belirtildiği üzere derkenarları meşhurdu. Valilerden biri hakkında şikayeti içeren bir arzuhal üzerine: “Şikayetçilerin çoğaldı. Seni övenler azaldı.Ya yolu düzeltmeli ya da çekilmeli.” notunu, hacca gitmek için izin isteyen bir adama da: “Allah’a  giden maksadına ulaşır!” tevkiini yazmıştır. Vali tayin olunmasını isteyen bir zatın dilekçesine: “zalimler üzerine zalim tayin etmem” ve birkaç kez hediye ve ihsan alan bir adamın tekrar bağış istemini içeren dilekçeye “memeyi bırak ki sana nasıl süt verdiyse bir başkasına da versin” cümlesini yazmıştır. 
 
İslam devletleri bürokrasisinde ve diplomatika geleneğinde; Dilekçe ve şikayet mektupları üzerine yazılan derkenarları kısaltarak yazmaya çok dikkat edilirdi. Bu nedenle, böyle kısa şekilde oluşturulan klişeler mecmualarda toplanır,katipler için oluşturulan münşeat mecmualarında saklanır, belagat sanatı için de örnek oluştururdu. Dış ülkelerle yapılan yazışmalarda da aynı usüller geçerliydi. Örneğin İspanya hükümdarı Alfonso tarafından Merakeş sultanı Yusuf b. Taşfîn’e gönderilen tehdit mektubuna verilen cevab buna güzel bir örnektir. Yusuf b. Taşfîn, İspanya kralının tehdit dolu uzun mektubuna cevaben yalnızca: “ ne olacağını yakında göreceksin!” yazmış ve göndermişti.
 
Özetlemek gerekirse; İslam devletleri dahili veya harici yazışma geleneğinde; kısa ayet, hadis, vecize veya beyit şeklinde başlayan belge kenarlarına yazılan tevki veya derkenarlar, zamanla daha da renli ve vurucu ifadeler içeren kısa cümleciklere dönüşmüştür. Son dönemlerde, Osmanlı bürokrasisinde gerçekleşen hızlı reformalarda açıkça gözükeceği üzere;  batılılaşmaya paralel olarak, belli bir mesaj içermeyen, daire ve muamelelerle doğrudan alakalı çok kısa paraf veya yalnızca imza halini almıştır.
 
Selçuklu/KONYA, 20.10.2014
 
Doç.Dr.Nejdet GÖK,
Necmettin Erbakan Üniversitesi 
SBBF Tarih Bölümü